Nilgün Batıyeli/YAZAR
Öncelikle Siz Değerli Okurlarıma “Merhaba!” diyerek başlamak istiyorum.
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim farklı başlıklar söz konusu aslında ama baktığımda gri hepsinde geçerliliğini koruyor. Öyleyse başlık kalsın ve önce haberlere geçelim.
14 Nisan 2022 tarihinde bir yıldır ertelemek zorunda kaldığım Urfa uçak biletim nihayet cebimde. Gidiş sebebimse bu defa Karahantepe. Ruhların Tohumu adlı romanımın 2’inci cildini zaten gidemediğimden dolayı ertelemiştim. Döndüğümde detayları gerek gazetehamburg gerekse Youtube ve televizyon kanallarından takip edebileceksiniz ancak değerli bulup isterse öncelik ve telif hakları tamamen Zafer Özpolat yönetimindeki gazetehamburg’a ait olacaktır. (Zafer Bey, burayı okuyup ‘’Eyvah!’’ mı dedi? Nasıl yani?)
An itibarıyla bu konuyu, Karahantepe Kazı Başkanı Sayın Prof. Dr. Necmi Karul Bey’e desteklerinden dolayı teşekkür etmekle noktalamak istiyorum.
Roman konusuyla ilgili bir haber de bir türlü ‘’son’’ yazamadığım romanımın Mayıs ayında baskıya gireceğiyle ilgilidir. Bilim kurgu sevenlere sevgilerimle!
Buradan sizlerle paylaşmak istediğim diğer ve makalemin esas konu ve sebeplerine de kısaca değinmek istiyorum. Çok sık olarak birçok takipçim, Instagram ve Facebook üzerinden benden mit, mitoloji ve felsefe içeren yazılarımı çok sevdiğini ve aynı türden yazmamı istediğini dile getirmektedir. Benim de bugünkü esas makalem, değerli okuyucularımın arzularını yerine getirmek üzere kaleme alınmıştır. Ortaya ne çıktığını zaten birazdan okuyacaksınız. Umarım, herkesin beklenti ve beğenisini karşılar.
GRİYİ İKİNCİ BİR TEN GİBİ ÜZERİNDE TAŞIYANLAR
Son olarak başlığa dönüp bu konuda da üç beş satır yazmadan geçemeyeceğim.
Gri… Ben griden hiç hoşlanmam. Kastettiğim gri bir renk değildir. Gri, gömlek, etek, pantolon, masa örtüsü, perde, bere, atkıda kullanılabilir, hoş bile olur, tercih edilir, beğenilir. Burada sorun yok elbette ancak benim “grim” insanların tavrı, yaklaşımı, söylemi, davranışı, karakterindeki gri. İşte o griyi hiç ama hiç sevmiyorum. Sahtedir, kaçamaktır, zayıflık, bilgisizlik, isteksizlik, hatta kaypaklık göstergesidir. Belki bir başka sefer enine boyuna konuyu işleyebiliriz. Bugünlük şu kadarla yetineceğim:
Benim ağzımdan asla şu cümleleri duyamazsınız: “O da onun görüşü.”, “O da onun fikri.”, “O da onun doğrusu.”, “O da onun demokrasi anlayışı.”, O da insan haklarına sahip” vs. Bu, “Ne şiş yansın ne kebap. Ben de hem fikir beyan etmiş hem de sorundan sıyrılmış olayım, sempati de kazanayım.” yaklaşımıdır. Konuyu çarpıtmak, etrafından dolanmaktır asıl ortaya koyulan. Böyle başlar cümleleri griyi ikinci bir ten gibi üzerinde taşımayı tercih edenlerin.
Yaşadıklarım, deneyimlediklerim, okuyup üzerinde düşündüklerim beni şu sonuca ulaştırdı: Şuna kesinlikle inanıyorum ki doğru tektir. Sana göre bana göre esnemez ve değişmez. İşte bu nedenle de gri olamaz!
İstisnalar ve sosyolojik, psikolojik birçok nedenden kaynaklanan ve griyi zırh gibi üzerinde taşımak zorunda bırakılan insanları tenzih ettiğimi de kalın harflerle belirtmek isterim.
Onun dışında baktığınızda ben dâhil, siz dâhil, herkes kişinin griyi beyni ve kalbinin üzerine geçirdiği anda en azından kaçak güreştiğini fark edecektir. Konu ve mekân ne olursa olsun yukarıdaki kelimelerle başlayan cümleler bana şu ifadeleri çağrıştırıyor ki henüz (İstisnalar hariç ki bu dahi gri olmakta.) tersini ispatlayana rastlamadım:
“Of, bu, bilmediğim, ilgilenmediğim bir konu ama var olduğumu, yok sayılamayacak bir kişilik olduğumu da göstermem lazım! Ayrıca o üstüne gidilen kişi akrabam, arkadaşım, taraf tutmalıyım. Yarın da o, beni destekler.”
“Hay Allah’ İşler karışıp kızıştı, karşı taraf çok baskın. İşte zamanı geldi ‘Empati kurun! O da onun doğrusu, onun fikri, onun inancı, onun görüşü. Bak, ben sizi de haklı buluyorum ama bir de bu taraftan bakın!” demenin.
“Terbiyesiz, sen benim kim olduğumu biliyor musun? Kaç fakülte bitirdiğimden haberin var mı? Bana nasıl kişiliksiz, cahil, yalaka dersin? Neyse ben seninle polemiğe girmeyeceğim, ‘Bu da sizin görüşünüz.’ deyip bitiriyorum konuyu.”
MİT Mİ İSTEDİNİZ?
Kısaca işler ve konular böyle gelişirken tarafsız her beyni ve ahlakı sağlam olan kişinin gözünde pek makbul olmadığını, onu aldatamadığını da anlamaz griler.
Kabul ediyorum, bu, çok karmaşık ve anlatılmasını bırakın, hazmedilmesi bile zor bir konu. Affınıza sığınarak konuyu siyah veya beyaz çizginize mümkün mertebe gri bulaştırmamanızı dileyerek noktalıyorum.
Başlıyoruz. Mit mi istediniz? Alın size mit hikâyeleri hatta mit tarihi, hem de tüm dünyadan.
Özür diliyorum ancak fark ettim ki buraya bir de mit anlatımımı eklersem fazla uzun olacak. İyisi mi çok saydığım Değerli Editörümüz Hüseyin Ekmekçi bana geri dönüp “Bakar mısınız, siz makale mi yazıyorsunuz, roman mı?’’ demeden ben burada noktayı koyup hemen akabinde ayrıca mit yazımı göndereyim.
Gri mi oldum, nedir?