İsviçreli doktor Johannes Hoffer tarafından 1688'de yaratılan “nostalji” kavramı, o zamanlar “ev hasreti”ni tanımlıyormuş. Nostaljiyi bir hastalık olarak gören Hoffer, Latince “eve dönme arzusu” anlamındaki nostos ve bunu yapamamanın “acısı” anlamındaki algos kelimelerinden türetmiş bu sözcüğü. Yani “Nerede o eski bayramlar?” dememizin sebebi aslında nostaljiye olan özlemimiz, o eski günlere olan hasretimiz. Ne yapsak da dolduramıyoruz değil mi, eskiden yaşadığımız o günlerdeki duyguların yerini?
Aslında bu durumun “eski”yle değil, değişen yaşımızla, dönüştüğümüz kişiyle alakası var. Yani aslolan; bir zamanlar olduğumuz kendimizi özlüyoruz da farkında değiliz. Üzerinden koşar adım geçtiğimiz günlerdeki hislerimizi arıyoruz.
Birkaç gün önce gördüğüm bir rüya hâlâ yeni yaşanmış gibi hatırımda. Rüyamda, uzun zaman sonra memleketime dönüyordum fakat hiçbir şey bıraktığım gibi değildi. Çok iyi bildiğim, üzerinde bulunduğum caddenin her yanı gökdelenlerle kaplıydı. Hani filmlerde olur ya, dünya bir anda dönmeye başlar şaşkınlıktan... İşte öyle bir an yaşadım; gördüğüm hiçbir şey hatırladıklarıma benzemiyordu. Uyandığımda etkisinden uzun süre kurtulamadım. Bensiz değişen her şeye bir kez daha üzüldüm...
Sonrasında fark ettim ki; gurbet, evinden ayrılmak değilmiş. Eve döndüğünde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlamakmış. Bir anıyı görmeye gittiğimizde neye dokunsak canımız acır, çünkü geri dönmeyeceklerini biliriz...
Ünlü yazar ve eleştirmen Marcel Proust, “Bir yerin özlemini duyduğumuzda, gerçekte o yere karşılık gelen zaman dilimini arıyoruzdur demektir. Yerleri değil, zamanları özleriz.” demiş nostalji için. Eski bayramlarda hissettiğimiz duyguları özlememiz de tam olarak bu yüzdendir işte.
Biz, kopan yaprakları defter arasında kurutup her bir damarında anıları saklayan, yani anılarımızı yaşatan insanlarız. Her yaprağın solgunluğunda bir hikâyeyi, her kırık dalda bir umudu taşırız. Biz insanlar için bağ kurmak çok önemli bir ihtiyaçtır. Bizim; bağ kurmaya, ait olmaya, sevilmeye ve sevmeye ihtiyacımız var — kaç yaşımızda ve nerede olursak olalım.
O yüzden, anıları içimizde yaşatmaya devam edip hayalleriyle mutlu olalım ama bugünü de güzel yaşayalım ve yaşatalım. Çünkü bugünlerimiz de yarının birer hatırası olacak, unutmamak lazım…
O çok istediğiniz her ne ise, ona kavuşmanın bayramını da bir gün doyasıya yaşamanız dileğiyle...