Regiman Deniz

Tarih: 14.12.2020 22:36

Gökkuşağının Renklerine Koşan Kız

Facebook Twitter Linked-in

Anadolu Mitolojisine dayanan bir inanç vardır, ebemkuşağı yani gökkuşağı çıkarsa uğurdur, yedi rengin yedi uğuru vardır.
Yağmurun ardından günlük güneşlik olur. Kuşağın altından geçen bir kız erkek, erkek ise kız olur…
Bu inanışla erkek olmaya karar vermiş Aliye… Gökkuşağını bulacak, altından geçecek ve Ali olacakmış. Hayatındaki bu en büyük azmi için bir başarı yolculuğu başlamış… 
Az gidiyor uz gidiyor, dere tepe düz gidiyor ama bir türlü düzlüğe çıkamıyormuş…
Gittiği yerlerde mutfakta çalışıyor, temizlik yapıyor, hem bir gece kalış ücretini çıkarıyor hem de yolda olduğu sürece ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yevmiye alıyormuş.
Günler geceler geçiyor, dünyayı dolaşıyor, gökkuşağına tam kavuşacağı, altından geçeceği sırada hem kuşak hem de kendisi kayboluyormuş.
Yolda bir dedeye rastlamış, at arabasının tekerlekleri kırılmış, at arabayı çekemeyecek kadar güçsüz. Dede uçsuz bucaksız bir yolda ne yapacağını bilemeden beklerken Aliye’yi görmüş, “kızım ben çok yaşlıyım ne yapacağımı bilemiyorum, kaldım böyle” diye dert yanmış. Aliye önce arabayı sökmüş, sonra atın sırtına korkuyla çıkmış, dedeyi de sırtına oturtmuş ve koşturmuş onu köye… Varınca köye, bilge dedeyi getiren Aliye’ye minnettar olmuşlar, ağırlamışlar.
Sonra başka bir kasabada bir demir ustasının yanına gitmiş, ona demir yapmanın zanaatın inceliklerini öğretmiş.
Oradan başka bir köyde, erkeklerin ve kızların nazik bir şekilde yaşadığına, arkadaşlık kurduklarına tanık olmuş…
Bu yolculukta öyle şeyler görmüş, geçirmiş ki…  Dünyada cinsiyetin değil, hayatın nasıl yaşandığının önemli olduğunu anlamış. Kız ya da erkek olmak onun için anlamını yitirmiş.
Aslında asıl amacının hayatındaki gökkuşağının renklerini bulmak olduğunu anlamış…
Senaca’nın dediği gibi “Hayat bir masala benzer.”
 Ve
Biz hayatı yaşadıkça öğrenir, anlarız.
Aslında ne istiyoruz hayatlarımızdan?
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —