Dünya, birçok konuda olduğu gibi dijital bankacılık sisteminde de yavaş yavaş yol alıyor.
Bazı bankalar, müşterilerine dolaylı yollardan baskılar uygulamaya çalışıyorlar.
Birçok ülkede dijital para sistemine geçme konusu ciddi ciddi konuşuluyor.
Gerçekten dijital para sistemini destekleyen bütün devlet yetkililerinin, şu son zamanlarda yaşanan Gazze olaylarını da göz ardı etmemeleri gerekiyor, bence.
Bankacılık sisteminin kimlerin elinde olduğunu bilmeyen yoktur sanırım.
Dünyanın bir kıtlık dönemine gireceğini bazı bilim insanları ve astrologlar uzun zamandır dile getiriyorlar. Su kıtlığının, su savaşlarının olacağı söyleniyor. Dolayısıyla da kıtlık, kaçınılmaz bir sorun hâline gelebilir deniliyor.
Şimdi diyeceksiniz, bunun bankacılıkla ne alakası var diye.
Dijital para sistemi devreye girdiği zaman bütün kontrol, bir avuç insanın insafına kalmış olacak.
Hal böyle olunca, korkarım ki gariban insanların açlığa terk edilmesi kaçınılmaz olabilir.
Nasıl mı?
Çalışıyor, üretiyor, kazanıyor olsanız bile, kendi alın terinizle kazandığınız paraya ulaşamayabilirsiniz.
Eğer isterlerse, banka hesabınıza ulaşmanıza engel olabilirler. Kartınızı işlemez hâle getirebilirler.
Mesela alışveriş yaptınız, kasaya geldiniz, ödemek istiyorsunuz, kartınız bloke edilmiş. Ne yapacaksınız?
Paranız yok, çünkü para ile alışveriş yapmak tarihe karıştı.
Birileri isterse bir aileyi değil, bir toplumu açlığa, yokluğa mahkûm edebilir.
Böylesi acımasız insanların dünyada söz sahibi olduğunu biliyor ve görüyoruz.
Ve eğer kıtlık yaşanacaksa, bunu biz sıradan insanlar yaşamak zorunda bırakılırız.
Dünyanın zengin insanları ise kendi aralarında yenilir, içilir ne varsa paylaşır, hayatlarına mümkün olduğunca aynı kalitede devam ederler.
Şimdi de zaten öyle olmuyor mu?
Bir besin eğer zor elde ediliyorsa, az bulunuyorsa fiyatı yüksek olur ve bütün sağlıkçıları konferanslara davet ederler.
Ve o besinin insan sağlığına ne kadar zararlı olduğunu empoze eder, insanların artık bazı besinleri tüketmelerinin önüne geçerler.
Piyasada bulunan ne kadarsa, kendilerini dünyanın eliti olarak görenler tüketirler.
O mahsulleri yetiştirenler fakir, tüketenler ise zenginlerdir her zaman.
Bir zamanlar “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman.” diyerek, insan sağlığı için en önemli yağı ve kumaşı küçümser şekilde algı yaratarak fakirin elinden değerli olanı alıp yerine değersiz, zararlı yağlar ve kumaşlarla değiştirdikleri gibi bir durumu zaten dönem dönem bizlerin üzerinde uyguluyorlar.
Dijital para, hele bir de dijital alışveriş sistemi hayata geçecek olursa, böyle algılara da gerek kalmaz.
Direkt birçok ürüne ulaşmamız engellenebilir.
Temennimiz; bolluk, bereket ve vicdan, merhamet dolu bir dünya elbette ki.