Olcay KÖKSAL


DEPREM BİZE NEYİ Mİ GÖSTERDİ?

Uzun bir aradan sonra böyle bir konuyla yazıma başlamak istemezdim ama hayatta ölüm ve yaşam iç içe.


 

Sevgili Okurlarım,

 

Uzun bir aradan sonra böyle bir konuyla yazıma başlamak istemezdim ama hayatta ölüm ve yaşam iç içe. 

Yazmasam olmazdı. 

Deprem; yıkımdır, acıdır, gözyaşıdır, yokluktur, yoksulluktur, aç ve açıkta kalmaktır, evin, işin, aşın olmamasıdır, sevdiklerinin elinden kayıp gitmesine çaresizce tanıklık etmektir. 

Bir gecede ve saniyeler içinde ana babasız, evlatsız, kardeşsiz, evsiz barksız, işsiz, parasız, yapayalnız kalanların ahı kimlerin omuzlarında?

Kadere iman eden kederden emin olur, amenna! Doğduğumuz gibi bir gün hepimiz farklı şartlar altında hayata veda edeceğiz, bu da tamam. Ölüm vardır ve haktır, bu da doğru ama görevini hakkıyla yapmayanlar, işine hile hurda karıştıranlar var. 

Kahramanmaraş’ta enkazın altından sağ kurtarılan Hülya Kilin’den oğlunun ölümünü, hayata tutunsun diye saklayan Hasan Zengin’in bu acı yalanının sorumluluğu kimlerin omuzlarında?

Bu kadar acının içinde bu, sadece küçük bir örnekti. 

Çarpık, yanlış, yanlı, köksüz, akıl ve bilim dışı zihniyetin bedelini milletçe ağır bir şekilde ödemenin neden olduğu yıkım. 

Depremzedeleri bundan sonra bekleyen korku, kaygı, geceleri kâbusla uyanma, olayı tekrar yaşama hissi, öfke nöbetleri, içe kapanıklık, yalnız kalma isteği, hayattan kopuş, suçluluk duygusu, stres bozukluğu, depresyona bağlı ilaçlara sığınma…

Yıkılan yapıların arasında yitip giden hayatlar, hayaller, düşler, umutlar, maddi ve manevi hatıralar…

Dünya gündeminde baş sırayı almak, Avrupa’dan Asya’ya uzanan yardım eli, insani çabanın sarmaya çalıştığı yaralar, hüzün ve mutluluğun birbiri ardınca yaşanması, şefkat, sevgi, sahiplenme duygusunun öne çıkması, yürekleri saran koşulsuz paylaşım, sergilenen olağanüstü özveri, kenetlenen halklar…

Dünya seferber oldu. Avrupalı Türkler hele canım gurbetçilerim, nasıl da seferber oldu, nasıl da el ele vererek, kenetlenerek maddi ve manevi olarak destek olmaya çalıştı. Nasıl da canından çok sevdiği vatanına bu kadar gönülden bağlılık ile gecesini gündüzüne kattılar. Allah hepsinden razı olsun. Allah herkesin hayrını, niyetini, dileğini kabul etsin. 

En önemlisi, devletin herkesi şefkatle, adaletle, hoşgörüyle, sevgiyle ve hakkaniyetle kucaklamaya çalışması. Milletin ve devletin, nasıl seferber olduğunu, herkese, her yere eşit mesafede ulaşabilmek için nasıl mücadele ettiğini, canla başla çabaladığını, koşturduğunu göstermesi. Biz Türkiye olarak güçlü bir milletiz, düştüğümüz yerden yeniden ayağa kalkmasını da biliriz. Sadece bedeli bu kadar acı ve ağır olmasaydı…

ZOR ZAMANLAR

Zor zamanlar, samimiyeti ortaya koyan en önemli gerçekliktir. 

Yüzyılın felaketi olarak adlandırılan bu acı olayda en çok dikkatimi çeken şey herkesin birlikte tek yumruk olması, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Alevi’si, Sünni’si ile bir olması. Herkes sadece insan olarak koştu, koşturdu. Aslında ulus olarak böyle birlik ve beraberliğe nasıl da delice ihtiyacımız varmış. Manadan ne kadar da çok uzaklaşmışız. Birlikte dostça hareket edebilmek için böyle acıların yaşanması mı gerekiyor? Ayrışmadan kardeşçe, birlik içinde el ele gönül gönüle verip hayatı daha huzurlu ve verimli yaşayabilmek için bu kadar kayıp mı verilmeli? 

Uyanalım kardeşlerim, uyanalım. Gaflet uykusundan hep beraber uyanalım. 

Anbean yabancıların inanılmaz, dediği, inanamadığı, akıllarının almadığı mucizelere de şahit olduk. Enkaz altında 248 saat sonra kurtarılan Aleyna ve daha saatler sonrası kurtarılan niceleri. Umudu da umutsuzluğu da sevinci de acıyı da vefayı da vefasızlığı da sadakati de ihaneti de daha pek çok duyguyu da zıddıyla beraber bu depremde yine görmüş ve test etmiş olduk. 

Özetle deprem bize bir kez daha neyi mi gösterdi? 

Liyakatli ekiplerin önemini, işini hakkıyla dürüstçe yapmamanın nelere yol açtığını, yönetmelik ve kurallara uymamanın, denetimden, zemin etüdünden kaçmanın, kaliteli malzeme kullanmamanın, iş ahlakından yoksunluğun sonuçlarını.

Ahlaktan, insanlıktan, imandan, dürüstlükten, güzellikten yana her ne varsa uzaklaşmanın hazin sonu. 

Ne kadar paran pulun, altının, hanların, hamamların, malın mülkün olsa da boş. Bir bakmışsın, bir gecede her şeyin yerle bir olmuş. Bir varmış, bir yok olmuş. 

Demek ki geçici olana çok bağlanmamak gerek. Dünyaya bu kadar yatırım yaparken ahireti unutmamak gerek. Anneni, babanı, evlatlarını, kardeşlerini bir gecede kaybetmek insana hayatın ne kadar da geçici ve ne kadar da boş olduğunu gösterdi. 

En son olarak Allah, vatanımıza, milletimize ve hiçbir ülkeye, hiçbir millete böyle bir felaket göstermesin. Böyle bir acı yaşatmasın inşallah. 

Umarım, bu yaşananlardan ders çıkarır ve hepimiz kendimize bir çeki düzen veririz. 

Ağlasak da gülsek de imtihanda olduğumuzu unutmadan yaşama bilinci ve şuuruna ulaşabilme ümidiyle.

Kalın sağlıcakla ve tekrar görüşmek dileğiyle.

Adıyaman

05.12.2024

  • İMSAK 05:54
  • GÜNEŞ 07:20
  • ÖĞLE 12:23
  • İKİNDİ 14:54
  • AKŞAM 17:15
  • YATSI 18:36

Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Şen: 'Türkiye Alman şirketlere enerjide sürdürebilir çözümlerde ortaklık sunuyor'

Danimarka'da, yabancı bayrakların dalgalandırılmasını sınırlandıran yasa kabul edildi

Almanya'daki seçmen sayısının yaklaşık 59,2 milyon olduğu açıklandı

Bir Bavul Dolu Hikâye – Çocuklar İçin Masallar

SEMİH NARLI “YARIM KALAN HAYALİN PEŞİNDEYİZ”

Hannover, Almanya’nın İlk "Yardımcı Köpek Dostu Belediyesi" Oldu