Emel Demir

Tarih: 16.03.2023 21:20

DEPREM

Facebook Twitter Linked-in

Yakın zamanda yaşadığımız, coğrafi konumdan kaynaklanan bir gerçek. Doğa bize bu gerçeği geçtiğimiz günlerde çok acı bir şekilde hatırlattı. Tarihi şehirlerimizin yok olmasına, tanımadığımız kişilerin enkaz altında yaşam mücadelesine, sağ olanların, enkaz altında tanıdıkları ya da tanımadıkları kişilere ulaşma gayretlerine şahitlik ettik. Hepimiz gönül bağının, ne kadar da uzakta, gurbette de olsak var olduğunu anladık. Gönlümüzün derinden acıyla kavrulmasını birebir yaşadık. 

Hep bir ağızdan sosyal medyada ve reel yaşantımızda malın mülkün ölümlü dünyada boş olduğunu, gönül kırmak ya da kırılmanın boş olduğunu fark ettiğimizi paylaştık. 

Evet, kilometrelerce uzağımızdaki tanımadığımız insanlar için yandık. Yas tuttuk hepimiz. İnsan olan herkesin vereceği bir tepkiydi bu. Birliğimizi keşke felaketle acıyla gözyaşlarıyla yaşamasaydık ama yaşadık ve ders aldık kendimizce. 

Peki, en yakın bildiklerimize davranışlarımızı hiç düşündük mü? Ölüm var dedik mi? 

Hani insan gözünün önündeki çöpü görmez derler ya bence öyle. İnsan yakın bildiği, her daim var olacağına inandığı her bireyi yine görmezden geliyor. Üzgünüm ama ne yazık ki kimsenin kimseyi değerli görmediği bir zamanın içindeyiz. 

Canlı kanlı yanımızda olanlara sarılmıyor, yüreklerine dokunmuyoruz hâlâ direniyor, ölüm gelene kadar görmemeye çalışıyoruz en yakın bildiklerimizi. 

ÇOK GEÇ DEMEK İÇİN ÇOK GEÇ OLUYOR

Hayatında sevdiği birini kaybeden bilir ölümü.  

Hep aklında “Gidip dönmemek, gelip bulamamak var.” düşüncesiyle yaşar. Öyle derinden yaşar ve yaşatır ki kendinin bir ölümlü olduğunu unutur hatta çoğu zaman yok sayar ve öyle yaşar.

Sende yok olan, karşındakine hiç oluyor işte o zaman yani uzun lafın kısası, ölüm hepimizin tek gerçeği. 

Bu gerçekle yaşamımızdaki herkese canlı kanlı yanımızdayken sarılalım, gönüllerine dokunalım. 

 Bazen çok geç demek için çok geç oluyor. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —