Büyük patlama yaklaşık 4.6 milyar yıl önce oldu. Gaz bulutların sıkışması ile oluşan güneş sistemi, etrafındaki gezegenler ve onlara ait uydular yani bizim ay gibi aylar ile güzel bir sistem oluşturdu. Bizde bir adet ay var iken bu sayı Jüpiter gezegeninde 95 adettir.
Esasında Jüpiter'de yaşamak varmış. Mehtapta başımızı kaldırdığımız zaman yıldızdan çok ay görmüş olacaktık. Neyse bize kalan ile yetinmeye devam.
VATANIM DÜNYA
İçinde yaşadığımız gezegen üzerinde yaklaşık 7 milyonu aşkın bir canlı türü vardır ki biz bunların sadece 1.5 milyonu kadarını tanımlayabilmiş durumundayız. Bunun bir milyonu böcek ailesinden. Bu kadar canlı içerisinde belli sayıda canlı ile direk kontak içerisindeyiz aslında. Yani hepimiz bir Amazon ormanı ya da Afrika ya da Alaska sakini değiliz. Her an bir ayı ile selamlaşmıyor, bir timsaha kışkış yapıp, tava ile kovalamıyoruz. Ama bize uzakta olsa onların yaşam alanlarını işgal edip, yok edilmesine yardımcı oluyoruz.
Ormanda koşup eğlenen bir ceylan düzensiz planlamalar ve yapılar yüzünden bir anda bir beton bloğuna çarpabiliyor. Kuşların yaradılışlarından beri kullandıkları göç yolları üzerine uçaklar için uçuş hatları yapabiliyoruz. Onların evi, yurdu olan ormanları umarsızca katledip, sayısız vahşi hayvanı gettolardaki 500-600 dairelik koca beton yığınlarında paketlenen 1500-2000 insan gibi "Milli Parklar" adı altında ya da hayvanat bahçesi yalanı ile hapis altına alabiliyoruz.
Nedir bu hayvan aşkı?
Birileri Hamburg'da maymun görmek istiyor diye bir başka birileri hayvanları doğal yaşam alanından esir alıp ağır suçlular gibi küçük kafeslerde 10 tane aslanı, fili ya da maymunu sergiliyorlar. Kaldı ki Almanya hiçbir zaman bir maymun cinsinin, aslan ya da filin hayat alanı olmamış. Ya bir Kartalı alıkoymak da neyin nesidir ? Zamanının büyük bir kısmını havada uçarak geçirmesi gereken bir hayvan kaya görünümlü bir iki sahte beton kaya üzerinde tavuk gibi yaşıyor. Yaşatılıyor. Eskilerde Afrikalı insanların esir alınarak asil (!) Avrupa ve Amerika beyaz kıta insanlarına köle olarak kullanılması gibi.
Alışkanlık anlayacağınız.
İnsan insana acımamış, hayvana mı acıyacak?
Duyuyorum!
YALAN DÜNYAMIZ…
Binlerce ağacı katlederek milyonlarca ton ton beton blokları sıralıyor ve aradaki küçük küçük boşluklara papatya dikiyoruz. Ya da plastik saksılardaki kaktüslere bakıp kendimizi güney Amerika çöllerinde safarideyiz diye düşlüyoruz. Binlercesinin katledilmesinde direk veya endirekt sorumlu olduğumuz hayvanların ve bitkilerin yerine evde kedi, köpek besleyerek, kasımpatı dikerek günah çıkarıyoruz. Evde beslediğimizi bile kendimizin istediği şekilde yaşasın, karakteri bana benzesin diye baskı altında tutuyoruz. Kafeslediğimiz kuşun, fabrikasyon yemekler ile beslediğimiz kedinin, yemek verir iken deli gibi dalga geçtiğimiz köpeğin bizim gibi konuşmasını, hareket etmesini bekliyoruz. Kuş gibi, kedi gibi konuşmayı öğrenmek yerine. Konuşsa ne der diye yazmak istemiyorum ama.
Egoist miyiz?
Kocaman bir EVET.!
Bana kalsa canlıların tek "Diktatör" olanıyız, kalanlara baskı ve zarar veriyoruz.
SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI..
Aman bu konuyu tamamı ile üzerinize almayın, alınmayın...
Yazım hepimize değil. Ama bir şekilde biz insanoğulları bu oyunun büyük ya da küçük birer oyuncularıyız. Az ya da çok "diğerlerine" zarar verenlerdeniz.
Daha dikkatli olma adına herkese selamlar, saygılar..
