Yasemin Murat Arslan


ÇOCUKLAR OYUN OYNARKEN KAVGA ETMEZ Mİ?

ÇOCUKLAR OYUN OYNARKEN KAVGA ETMEZ Mİ?


Eğer birçok olgu, hayatımızda sık sık tekrar ediyorsa ya da devamlı gördüğümüz, yaşadığımız bir şey hâline geliyorsa belli bir zaman sonra artık bize sıradan gelir. Bizim için artık normal olgudur o. O olguyla ilgili çok güzel olan bir şey de normal gelir, çok çirkin olan da. O yüzden olgunun parçasıysak bazı şeylerin sıra dışı olduğunun çok farkında olamayız. 
 
Ben de bazen herkes gibi geçmişe yolculuk yapıyorum farkında olmadan. Son zamanlarda nedenini bilmediğim ama bir şekilde sıkça çocukluğuma yolculuk yaptığımı fark ediyorum. 
 
Bunlardan bir tanesini geçen yazımda dile getirmiştim. 
Bazen kendimizle baş başa kaldığımızda gideriz geçmişe bazen de ilginç ve güzel olan yaşanmışlıkları birlikte tattığımız kişilerle bir araya geldiğimizde yâd ederiz geçmiş günleri.
Üç beş sene önce Bursa’da amcamın oğlunu ziyarete ettiğimde konu konuyu açtı. Amcamın oğluyla “Şu olmuştu, bu olmuştu, şunu şöyle bir takma adla çağırırdık.” derken onun kızı girdi araya, “Babam anlatıyor. Siz bütün kuzenler bir araya gelip hiç kavga etmeden bütün gün oyun oynarmışsınız.” dedi. O güne kadar hiç aklımdan geçmemişti kavga etmeden oyun oynadığımız. 
 
Bugün aklıma önce oyun oynadığımız zamanlar geldi, sonra kuzenimin kızının oyun oynarken hiç kavga etmediğimizi şaşkınlıkla karşılamış olduğunu söylemesini düşündüm bir ara. 
 
Biz de çocuktuk. Çocuk kavga etmez mi? Ben bile şaşırdım bu konuya. Nasıl oluyordu da kavga etmeden oyun oynayabiliyorduk acaba? 
 
Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. 
 
PAYLAŞMAYI BİLEREK BÜYÜDÜĞÜMÜZ ZAMANLAR
 
En azından on, on beş çocuk bir araya gelir, tahminen beş altı bin metrekarelik avlu ve bahçeden oluşan bir alanda, bütün gün boyunca oyunlar oynardık. O alan yetmeyince evimizin karşısındaki boş araziye, oradan da karşıdaki dereye, yan taraftaki en büyük amcamın bahçesine, arka taraftaki yine bize ait araziye kadar giderdik. Oyunumuzun ne olduğuna göre oyun alanımızı belirlerdik. Öyle olurdu ki sadece bir tane salıncak kurardık, bir tane topumuz olurdu. Top patlarsa bir şekilde kendimiz top yapardık ve onunla oynardık. Elimize taslar, şişeler alır, suyla ıslatırdık birbirimizi. Bir tane araba yapardık babamın yardımıyla ve hiç kimse kendisini dışlanmış, ihmal edilmiş, sırası yenilmiş hissine kapılmadan akşam hava kararıncaya kadar devam eden oyunlar oynardık. 
 
Salıncağın ortasına önce en küçük olanları oturturduk, kenarlarına onları koruyacak şekilde biraz daha büyük olanlar otururdu, en büyükler ise ayakta durur, aynı zamanda da salıncağı sallama işini üstlenirdi. 
 
Bazen ipin dayanamayıp koptuğu olurdu ve hep beraber yerde bulurduk kendimizi. Olsun, derdik, pes etmezdik. İpe koptuğu yerden tekrar düğüm atar, kurardık salıncağı ve yine aynı şekilde en küçüğümüzden en büyüğümüze birlikte binerdik. Bir daha kopmasın diye de iki grup, üç grup hâlinde sallanırdık bazen. 
Kışın kızak kayar, yazın ağaçların dallarını dikkatlice soyar, düdük yapardık. Her gün yakan top, misket oynardık hiç bıkmadan. Bazen mahalleden başka çocukların uzanıp bahçe duvarının ya da çitlerin üzerinden hayranlıkla bizi izlediğine şahit olurduk. Aramızda konuşup kararlaştırdığımız olmuştur “Onu da çağıralım, gelsin, bizimle oynasın.” diye. Kimsenin dışarıdan birinin oyunumuza dâhil olmasını veto ettiğini hatırlamıyorum ve hiç kavga ettiğimizi de hatırlamıyorum. Biz de çocuktuk o zamanlar. Acaba neden kavga etmezdik? 
Paylaşmayı, empati kurmayı, hak yememeyi, dürüst olmayı bilerek büyüdüğümüz için mi? 
 
Her birimiz farklı farklı ülkelerde, şehirlerde yaşıyor olmamıza rağmen hâlâ hepimiz birbirimize gözümüz kapalı güvenebiliyorsak demek ki öyle.
 
Sanıyorum, ta o zamanlar kavgasız oyun oynayabilmemizin altında yatan şey, çok küçük yaşta bize verilen hak, hukuk, adalet duygusu olsa gerek. 
 
Kavgasız güzel dostluklar, arkadaşlıklar dileğimle.
 

 

Adıyaman

30.04.2024

  • İMSAK 03:54
  • GÜNEŞ 05:25
  • ÖĞLE 12:29
  • İKİNDİ 16:15
  • AKŞAM 19:23
  • YATSI 20:48

"Bergedorfer Mezarlığı'ndaki Restorasyonla Yeniden Açılan Tarihî Kapel II"

Hollandalı İş İnsanı Kenan Avcı Uluslararası " Boiling Point Adlı" Filminde Oynadı

"Tiyatro Toplumun Aynası: Güngör Yılmaz'ın Çay Sohbetinde Yeşim Bahr'la Tiyatro ve Kültür Üzerine Derin Söyleşi"

"Yeşillerden Hamburg'da Radikal İslamcılığa Karşı Sert Tepki!"

Sol Parti İçinde Yaprak Dökümü

Murat Kanar Müziğinde İnci Taneleri Etkisi: Ankara Tarzı Şarkılarıyla Yeniden Çıkış Yakalıyor!