Hüseyin Bey, siyasete girmenizi biraz yadırgamıştım . Biz sizi Türk turizminin Avrupa’daki önemli birneferi olarak bağrımıza basmıştık . Niye böyle bir karar aldınız ?
Memleketin geldiği durum ortada . Artık bu siyaset ile tüm Türkiye’nin önünün her alanda nasıl kesildiği, tükenen kaynaklarının nasıl hoyratça kullanıldığını görmek beni aşırı üzüyordu. Ben Nutuk’u defalarca okumuş bir Türküm. Eşitsizlikten , adaletsizlikten , halkımızın organize bir şekilde soyulmasından, kredi ve borç bağımlısı yaptırılarak susturulmasından, insanlarımızın ötekileştirilmesinden , toplum olarak araplaştırılmamızdan artık iyice bıkmış ve korkmuştum. Memleketimde bu yaşananlar ve yaşatılanlar bende zamanla travmaya dönüşen bir duruma doğru ilerliyordu.
“Dur!”demek , “artık yeter!” demek gerekiyordu .
İnsan haklarından, istişare kültüründen , ortak akıldan uzak tutarsız siyaset hiçbir şeyi kalıcı olarak yeşertmiyor ve bakın hiç bir sektör sürdürebilirlik ve verimlilik kazanamadı son yıllarda… ülkemizde huzur ve barış ortamı azaldı mutluluğumuz dip yaptı. Tatil dünyası Antalya’da yüzler asık.
AK partinin zenginden alıp fakire veren Robin Hood edası ile başlayan siyasetinin zaman içinde fakirden alıp zengine veren kral partisine dönüşmesi halkımızın ananevi hak, hukuk ve hoşgörü ayarını bozdu.
Sabah başka-akşam başka siyaseti halkımızı yordu, gerdi, kavgacı yaptı. Yaşam sevincimiz, günlük neşemiz azaldı . Eşref saatimiz bile kalmadı son günlerde . Hayat pahalılığı ailelerimizi kıskaca aldı. Çocuklar bile durumun farkında. Ailelerinin yaşadığı durumu onlarda yüreğinde hissediyor. Toplum olarak gerildik, ekonomik olarak sırtımız duvara dayandı. Birde son yıllarda Türkiye’nin dünya piyasalarında kaçırdığı imkanları düşünmek insanı kahrediyor.. Bu tutarsız siyaset olmasaydı şimdi Manisa’da VW fabrikası üretmeye başlamış olacaktı. Otelcilerimiz, tarımcılarımız, genel olarak tüm müteşebbislerimiz çok daha düşük faizle dünya piyasalarında krediler bulabileceklerdi. Dünyada kurumsal marka ortak ve partner ile iş birliği kurabileceklerdi.
Herkesi buradan uyarıyorum !
Halen Ümmet adına Türk emeklisinin , köylüsünün , işçisinin parası başka ülkelere dağıtılıyor. Para ve zaman kaybımız çok büyüdü. Dünya ile her konuda entegrasyonda hız kaybettik . Buna karşılık en az iki nesillik borç stoku oluştu .
Biz yedik, hesabı gençler ödeyecek !
Çok üzülüyorum , gelecek iki nesil sadece geri ödeme için yaşayacak. Bu bizim neslin gelecek nesillere karşı işlediği hem günah hem de suçtur.
Suçluyuz ! Hepimiz korktuk ve onayladık bu gidişatı.
Sizce siyasete girmem için yeterli değil mi bu saydıklarım .
Peki niye o zaman yerelde siyasete başladınız? Ankara’da bu konularda daha etkili olurdunuz.
Bildiğiniz gibi biz önce memleket hareketi olarak davamıza başladık . Bende 45 yıldır ticari ve sosyal yaşamının içinde olduğum iAntalya’dan başlayarak sonra Ankara’ya geçerim dedim. Kendime .Antalya’da Memleket partisinin kurucu il başkanı olmak benim için büyük bir gurur . Çok yakında seçim sathına gireceğiz . Zamanı gelince il başkanlığını içimizden bir arkadaşa devredeceğim. İl yönetiminde bu görevi benden daha iyi yapacak değerli arkadaşlar var .
Neden Antalya ? diye sordunuz :
Antalya Türkiye’nin dünyada en çok tanınan ve merak edilen şehri. Antalya Türkiye’nin misafir odası . Yüz ülkeden insan yaşıyor burada. Dünyanın nerdeyse her ülkesinden turist geliyor . O kadar ülkeye ihracatımız var. Ancak Antalya’nın çok büyük sorunları var. Antalya gelişmedi, bilakis şişti. Her şey sezonluk, kimse önünü göremiyor, ileriye yönelik plan yapamıyor . Çiftçimizde ,seracımızda, esnafımızda turizmcimizde kendini güvende hissetmiyor .Turizm her yatırımcı için verimli değil . Kaliteli ve varlıklı turist gelmiyor. Ankara’nın yanlış siyasetinden dolayı Antalya’nın Avrupa’da ki reytingi düştü : İnanın şu an Antalya’ya hasret 10 milyonun üzerinde Antalya aşığı Avrupalı ne Antalya’ya geliyor , ne burada yatırım yapıyor , nede emlak satın alıyor . Hepsini kaçırdık . Ve bu boşlukları Arab ve Asya ülkeleri ile doldurmaya çalışıyoruz. .Avrupalılar Hukuk ve adalet , insan
hakları ve basın özgürlüğü konularında çok hassas davranıyorlar . Türk siyasetinin bu kadar sertleşmesine , demokrasiden uzaklaşmasına, tek adam rejimine katkı vermek istemiyorlar ve gelşmiyorlar. . Avrupa’nın büyük bankalarının yönetim kurulu üyeleri bile son on yıldır Antalya’ya uğramadı.
Artık hem tarım, hem turizm,hem de ticaret yeni bir anlayışa muhtaç ,-Tarımda yapay zekâ uygulamalarına ait teknolojik gelişmelere yer verecek, genç çiftçileri özendirmek için dijital teknolojileri kullanan “Hassas-Akıllı Tarım Sistemi”ne gereken öncelik ve destekleri hazırlamak lazım . Bu konulara hakim deneyimli uzmanlar ekibimizde mevcut.
Ayrıca , çok çok önemli ; İklim Değişikliği ve Kuraklık Eylem Planı”nı vakit kaybetmeden uygulamaya koymak lazım . Başta kuraklığa dayanıklı tohum geliştirilmesi olmak üzere bu alandaki yenilikçi araştırmaların hızlandırılması için harekete geçilmeli . Biz yapacağız . Çünkü biz Türkiye’nin yarınıyız . Bugüne takılıp kalmayın .
Neden ‘Genç Tarım’ adı altında Antalya’da ve tüm gençlere ekolojik ve akıllı tarım çiftlikleri kurmaları ve işletmeleri için özel teşvik programları sunmuyoruz , onlara hazine arazilerini kullandırmıyoruz . ?
Nereden baksak çok çarpıklık ve eksiklikler var sektörlerde.
Antalya’ya son on yılda gelen yatırımcıların çoğunun geldiği adres belli değil . Yatırım yapanların çoğu kurumsal bir kişiliğe sahip değil. Bu kişilerin parasını nerede kazandığını öğrenemiyorsunuz. Öbür tarafta en kurumsal ve marka değeri yüksek şirketler Antalya’ya çok uzak duruyor. Hatta, bildiğim kadarı ile Türkiye’ye en çok turist gönderen dünya devi TUI’nin başkanı bile en son 2017’de Antalya’ya geldi. Aynı kişinin her hafta İspanya’da veya Yunanistan’da bir yerde olduğunu basında okuyoruz .
Diğer tarafta ben şahsen Antalya’nın Batı dünyasının halkları ile yeniden kavuşması için büyük katkı verebileceğime inanıyorum . Kurumsal ve ucuz sermayenin Antalya’ya akması için Avrupa’da bir çok kapıyı açabilirim . 45 yıl içerisinde çok kurum ve kuruluş ile bağlantım oluştu. Yarının sürdürülebilir ve yeşil aydınlanma ruhuna sahip iş ve çalışma modellerine öncülük eden kurumlardan bahsediyorum. Antalya’yı yarına ayarlamak , yüzünü pandemi sonrası evrensel yeni model yeşil işletme anlayışına uyarlamak gerekiyor. Ayrıca mevcut otel yatırımlarını korumamız lazım. Cazibe alanı oluşturan marka otellerin etrafı yeni inşaatlar ve yapılar ile sarılıyor. Kişi başına 9 metrekare yeşil anan bırakmamız lazım. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi arasında iklim değişikliği ile mücadele için hazırlanan "iklim yasası"nı çok öemsemeliyiz. İnsanlar bozulmamış doğa ve çevresi sağlıklı otelleri arıyor.
Bu düşünceler ile Antalya’yı dünyaya biz taşıyacağız.
Turizmde ve tarımda önem kazanan konuların başında su kaynaklarımızın, nehirlerimizin ve denizlerimizin kirlenmemesi geliyor. Ancak tatmin edici bir çalışma halen göremiyoruz. Biz mesela Memleket Partisi olarak Deniz taşımacılığının neden olduğu petrol kirliliğiyle ve düzensiz balıkçılıkla mücadele ederek, deniz suyumuzu ve içindeki canlıları koruma altına alacağız. Çevre politikalarımızda AB’nin temel ilkeleri olan, “Kirleten öder”,”Bütünleyicilik”, “Yüksek seviyede koruma”, “Kaynakta önleme”, “Önleyicilik” ve “İhtiyat”ı benimseyeceğiz.
Ayrıca Antalya kelimenin tam anlamı ile bir esnaflar kenti . Bu konuda çok hassasiyet göstereceğiz. Zira son yıllarda Esnaf ve Sanatkârların hep kaybeden taraf oldu. Çok yazık, biz onların artık haksız rekabetten etkilenmemeleri için destek politikamız ile Esnaf ve Sanatkârımızı AVM’ler ve büyük işletmeler karşısında korumayı kendimize büyük bir görev olarak addediyoruz .
Yüksek sayıda 5 yıldızlı ultra lüks otellerin süslediği bu muhteşem kentin sakinlerinin çoğu gelecek korkusu ile yatağa giriyor. Ayrıca kentte kiralar Antalya sakinleri için ödenemez hale geldi. Fiyatlar turistlere göre ayarlanıyor, ancak halkın önemli bir kesimi halen TL bazında asgari ücrete çalışıyor .