Tarih: 30.12.2021 21:36

ORGANİZASYON YETENEĞİ VE AZİM

Facebook Twitter Linked-in

Süper Lig’de 2021-2022 sezonunun ilk devresi geride kaldı. Trabzonspor ve Konyaspor’un  olağanüstü sayılabilecek başarıları ilk devreyi belirliyor. Çiçeği Burnunda Teknik Direktör Emre Belezoğlu’nun öz güvenleri darmadağın olmuş, organizasyon yeteneğini kaybetmiş usta ayakları yeniden futbola döndürerek, ligin sonlarından alıp ilk üçe yerleştirdiği Başakşehir de ligde parıl parıl yerini alıyor.
Bu üç takımı incelediğimizde Konyaspor’un futbol karakteristiği açısından farklı bir yerde olduğu görülüyor. Trabzonspor ve Başakşehir, uluslararası çaptaki yeteneklerin, özverisini hiç eksik etmeyen takımdaşlarıyla birlikte oluşturduğu bir ivmeye sahip. İki takım da hiç durmayan bir çark gibi. Çarkın dişlileri aksasa da görev bir şekilde tamamlanıyor, kalan bir iki dişli çarkın işlevini yerine getiriyor. 
Konyaspor ise bütüncül bir oyun anlayışıyla bir çeşit Voltran canlandırması gerçekleştiriyor. Aksama neredeyse hiç gerçekleşmiyor. Maestro İlhan Palut’un koordinasyonunda muhteşem bir melodiyi var etmeye çalışan emeklerini, inançlarını ortaya koymaktan çekinmeyen bir orkestra gibi Konyaspor.
Şu an itibarıyla Lider Trabzonspor’un şampiyonluk yolunda tek rakibinin Konyaspor olduğunu düşünüyorum. Uzun, karmaşık ve gürültülü bir ikinci devre bizi bekliyor.
Üç Büyükler mi? Aralarından bir tek Fenerbahçe, Mehter Marşı’nın yeni versiyonlarını deniyor ama sonuç değişmiyor ve değişmeyecek gibi. 
FUTBOL GÖNÜLDAŞLIĞI  
Bir futbol takımının teknik direktörü, futbolcuları hatta malzemecileri, o takımın taraftarlarının gönüldaşıdır. Çok özel bir süreçtir bu. Futbolun akışkanlığı, dinamiği, cazibesinin bel kemiğidir. Ne coğrafya tanır ne iklim ne de tarih. Gönüldaşlık süreğendir.
Kimi zaman da gönüldaşlık öfkeye, tepkiye dönüşür. Takımın teknik direktörü veya futbolcuları bu ortamı bozucu davranışlar, tavırlar ve performanslar sergilemeye başladığında taraftarla arasında kurulan bağ zedelenir. Kimi zaman da nefrete dönüşür. Yine de nefret, takımı içine almaz bireyseldir, o futbolcuya ya da teknik direktöre yöneliktir. Takımla kurulan bağ ebedidir. 
Bu yüzden futbol sevgisi, bir insana duyulan sevgiden farklıdır. Bir insana duyulan sevgi azalabilir, yön değiştirebilir belki de yok olur ama bir futbol takımına yönelik taraftarının hislerini yalnızca ölüm bitirebilir.
“Bir takıma sevdalanmayan sevdanın anlamını bilemez.” der taraftarlar. Burada edebi bir tanımla “Sevgili mutlak olandır. Ömür bitmedikçe yok olmayacak olandır.” diyebiliriz.
Modern dünyanın en büyük kültlerinden birisi taraftar olgusudur bu yüzden. Sosyolojik ve psikolojik araştırmaların hiç sona ermeyeceği bitimsiz bir durak.
 

 


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —