Tarih: 23.11.2021 20:50

Notalarında sokak hayvanlarını unutmayan sanatçı: Okan Tok

Facebook Twitter Linked-in


Haber: Korcan YİĞİT

Şarkıcı, make up artist ve sokak hayvanları aktivisti Okan Tok, müziğe adanmış bir yaşamın gerektirdiği azim ve emeği göstermesiyle dikkat çekiyor. 
Gelibolu doğumlu olan Tok, çocukluktan itibaren müzikle bağ kurmuş. Müziğe mesafeli, muhafazakâr bir aileye mensup olan Tok, içindeki müzik aşkını açığa vurarak ailesine karşı çıkmamak için yıllarca içinde yaşamış bu tutkusunu, gizlemiş." Tok, o dönemdeki duygularını "Utandım, çekindim ailemden. Belki hiç karşı çıkmayacaktı hatta destekleyecekti, bilemezdim. İyi bir ailem vardı, beni her zaman sever ve kollardı canım annem, babam ama o kadar katı kurallar içerisinde büyüdüm ki istedikleri gibi bir Okan olmayacağım için onların kırılacağını, güceneceğini zannettim. Muhafazakâr bir anne babanın asi evladı olmak istemedim." şeklinde anlatıyor. 
Ailesinin kendisiyle ilgili hayallerine karşın Tok’un hayatında müzik aşkı baskın geliyor. Yaş gününde kuzenin doğum günü hediyesi olan karaoke oyun seti ile Tok’un hayatı değişiyor, müzikli zamanlar başlıyor. İlk okuduğu şarkı "Ölüyorum Kederimden" oluyor. Bir gün yolları Seçil Heper ile kesişiyor, onun övgüsünü ve desteğini alıyor.

Bu cesaretle müzikte yolculuğunu sürdürüyor. 
İlk olarak 12 şarkılık bir albüm hazırlıyor. Sonrasında ardı ardına son ikisi Sezen Aksu imzalı altı tekli (single) çıkarıyor. Üretmekten hiç vazgeçmeyen Tok bu süreçte önemli zorluklarla düş kırıklarıyla tanışıyor. Tok bu süreçle ilgili "Asla unutmayacağım ihanetler yaşadım en yakın dostlarımdan. Sanat camiasında dost yokmuş, bunu yaşayarak anladım. Hiçbir zaman yıkılmadım, dimdik ayakta kaldım, göğüs gerdim engellemelere." ifadelerini kullanıyor. 
Aynı zamanda iyi bir Türk Sanat Müziği yorumcusu olan Tok yine de maddi ve manevi bütün birikimini “hayatım” dediği müziğe sarf etmekten çekinmiyor, yılmıyor, vazgeçmiyor.
“Onların da Gözyaşları Var”
Tok’un sokak hayvanlarına yönelik ilgisinde önemli bir dönem noktası, bir akşam sokakta gördüğü terk edilmiş Pincher cinsi köpek oluyor. Üşüyen ve ürken köpeğin ağır kalp hastası olduğunu veterinerde öğreniyor. Tok, sahibinin tedavi masrafından çekindiğinden dolayı köpeği sokağa attığını düşünüyor, acıma hissiyle doluyor birden. Kucaklıyor köpeği, evine götürüyor ve sahipleniyor. Tedavisini üstleniyor, bir süre can oluyor hayatına. Tok alışıyor ona, seviyor, cana can olmanın huzurunu yaşıyor terk edilmiş köpekte. Tedaviye karşın en azından son günlerini huzur içinde geçiriyor. Derken ölüm geliyor. Tok bu dramı şöyle anlatıyor: "Can çekişiyordu, sanki beni bırakıp gitmek istemiyordu ruhu. Onun o hâline dayanamadım, eğildim kulağına ‘Hadi git, çok acı çekiyorsun. Merak etme, öbür dünyada yine beraber olacağız.’ dedim ve o an son nefesini verdi, huzura erdi. Onu bir cuma günü sahiplenmiştim ve yine bir cuma günü yumdu gözlerini hayata. O, giderken yağmur yağıyordu. Ölürken ağladı. Onların da gözyaşı varmış, o an, anladım." 
Tok, köpeğinin ölümünden sonra "Onların da Gözyaşları Var" isminde bir organizasyon kurup sokak hayvanları için yardımlar toplamaya karar veriyor.
 

 


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —