Tarih: 14.03.2024 17:20

Hamburg'da Artan Antimüslüman İrkçılığa Karşı Mücadele Çağrısı

Facebook Twitter Linked-in

Hamburg'da yaşanan son olay, şehirdeki artan antimüslüman ırkçılığa dikkat çekiyor. Bir genç müslüman anne, Ramazan'ın ilk gününde, bebeğiyle birlikte iken, iki islam düşmanı erkek tarafından acımasızca saldırıya uğradı. Saldırı sonucunda yaralanan anne, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Bu olay, Hamburg'da ırkçılığın ne kadar ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Hamburg'da yaşanan bu tür olaylar, toplumda daha fazla farkındalık yaratma ve ırkçılığa karşı daha güçlü bir mücadele için bir fırsat sunuyor. Şehrin çeşitli kesimlerinden gelen sesler, hoşgörü ve insan haklarına dayalı bir toplum vizyonu için bir araya gelmeye çağırıyor.

"Antimüslüman Irkçılığın artan tehdidi ve Müslümanlara karşı artan şiddeti ciddiye alıyoruz ve düzenli olarak, bu yıl Uluslararası Irkçılık Haftaları'nda, Altona Müzesi'nde gençlerin fotoğraf sergisi gibi çeşitli projelerle ırkçılık deneyimlerine dikkat çekiyoruz. Bu artan düşmanlık ortamında azınlıklara kadar uzanan geri göç hayallerine karşı, bağımsız bir Uzmanlar Kurulu tarafından sunulan Müslüman Düşmanlığı Raporu'nun geri çekilmesine büyük bir şaşkınlıkla karşılıyoruz.



Şu anda geri çekilen rapor, bir Uzmanlar Kurulu tarafından sunulan ve birçok çalışma gibi, Antimüslüman Irkçılığın bir kenar notu olmadığını ve toplumun ortasına yerleştiğini kanıtlıyor." diyen Antirassizm Sorumlusu ve Schura'nın başkan yardımcısı Özlem Nas, "Almanya'daki her iki kişiden biri, antimüslüman ifadelerle ​​aynı fikirdedir. Bu reddedici tutum, aşırı sağcılığın beslendiği bir zemin oluşturur ve Müslümanlara karşı sözlü ve fiziksel saldırılarla, günlük yaşamda ırkçılık ve yapısal ve kurumsal ırkçılığa yol açar." diye ekledi. İş piyasasında, konut piyasasında, eğitim sistemimizde, kurumlarda ve kamusal alanda yaşanan ırkçılık deneyimleri, birçok Müslümanın günlük gerçekliğinin bir parçasıdır. Ancak Antimüslüman Irkçılık, genel bir toplumsal sorun olarak algılanmamakta ve mağdurlar travmatik deneyimlerinin üstesinden tek başlarına gelmektedirler.

Bu bağlamda, raporun geri çekilmesi yanlış bir sinyal vermektedir ve birçok soruyu gündeme getirmektedir. Özellikle bakanlıklar tarafından yayınlanan tüm raporlar normalde hukuki bir incelemeye tabi tutulurken, burada açıklanan yöntem oldukça şüphelidir. Tüm raporun kaldırılması, Antimüslüman Irkçılığın devlet tarafından ciddiye alınmadığı algısını artırma tehlikesini taşımaktadır. "Bu, sadece Müslüman toplum için değil, aynı zamanda toplumun sosyal bütünlüğü için de olumsuz sonuçlar doğurur. Raporun, şimdi hukuki bir incelemenin ardından uygun bir şekilde derhal kamuoyuna açılması gerekmektedir. Raporun tamamen kaldırılması yanlış bir politik sinyaldir. Antimüslüman Irkçılık ciddiye alınmalı ve herkes her bireyin ayrımcılıkla mücadele hakkına saygı göstermelidir." diyerek sözlerini noktaladı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —