Tarih: 06.09.2022 20:02

FUTBOLDA KORKU, DAĞLARI BEKLEMEMELİ

Facebook Twitter Linked-in

Süper Lig bol gollü, bol coşkulu, bol olaylı başladı. Bu sezon, olağanüstü olayların da eklenmesiyle “yarın ne olacağı” endişesi kamuoyunda hâkim olmaya başladı. Bir hafta içerisinde Türkiye Futbol Federasyonu’nun merkez binasına, hem de yönetim kurulu toplantıda iken yapılan silahlı saldırı, Galatasaray Adası’na düzenlenen silahlı saldırı ve son olarak Ankaragücü Beşiktaş maçında, bir taraftarın futbolculara yönelik gerçekleştirdiği fiziksel saldırı futbol atmosferini bir anda değiştirdi. Korku ve kaygıyı gündeme yerleştirdi.  
Eski Hakem Ahmet Çakar’ın “bu üç olayın tesadüf olmadığı” yönündeki analizine katılıyorum. Geçtiğimiz haftaki atmosfer sürerse Süper Lig’de kimsenin açıklayamayacağı, kimsenin hesabını veremeyeceği sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu da zaten kaostan hiçbir zaman kurtulamamış futbol iklimimizin rengini griden siyaha çevirebilir.
Futbola dönecek olursak dört büyük takımın şampiyonluk yolunda mesafe kat edeceği, Konyaspor’un, Başakşehir’in, Gaziantep FK’nın ve Adana Demirspor’un zirveyi zorlayacağı, en azından büyüklere zorluk çıkartacağı görülüyor. Yine de bir öngörü gerekirse şampiyonluk yarışının Beşiktaş’la Fenerbahçe arasında geçeceğini söyleyebilirim. Sanırım, bu yıl en fazla gol kaydedecek takım şampiyon olacak. Şampiyonluk da gol atma yarışına dönüşecek. Dolayısıyla hangi kulüp maç başına ortalama üç gol düzeyine yaklaşırsa şampiyon da o olacak. 
FİZİKSEL ŞİDDETE “DUR!”
Futbol hayatın içindeyse ve hayatın içinde şiddet varsa elbet futbolda da şiddet olacak. “Şiddet olmasın.” demek tabii ki saf bir hümanist rüyadır ama bu daha çok şiddetin niteliğiyle ilgilidir. Sözlü ve psikolojik şiddet, fiziksel şiddete evrildiğinde oluşacak kanlı akıntının içine kimleri alacağı bilinmez. Kesinlikle fiziksel şiddete futbolda izin verilmemeli, buna kalkışanlara en ağır ceza verilmeli. Gerisi lafügüzaftır.

 
 
  
 


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —