Tarih: 21.01.2021 22:36

Eğitim Ataşesi Doç. Dr. Arargüç Uyardı

Facebook Twitter Linked-in

Abdülkadir  KARAOSMANOĞLU / ESSEN(TR Haber)
 
KORONAVİRÜS nedeniyle Almanya'da eğitim ve öğretim çok aksadı. Ancak ilkokul 4. sınıfa devam eden çocuklar  yol ayırımında.  Önümüzdeki günlerde Almanya’daki tüm öğrenciler yarı yıl karnelerini alacaklar. İlkokul son sınıf öğrencilerine ise karnelerinin yanı sıra gelecekte hangi okula devam etmeleri gerektiği konusunda genelde sınıf öğretmenlerinin görüşü doğrultusunda hazırlanmış gerekçeli bir tavsiye yazısı verilecek. Bunun akabinde velilerin karar verip çocuklarını bir okula yazdırmaları için 6 haftaları olacak.
 
ATAŞE DOÇ. DR. ARARGÜÇ UYARDI
Türkiye Cumhuriyeti Essen başkonsolosluğu, Eğitim Ataşesi Doç. Dr. Mehmet Fikret Arargüç, çocuklarımızın yol ayırımıyla ilgili olarak detaylı bir açıklama yaptı. Noktası ve virgülüne dokunmadan açıklama şöyle;
“Adından da anlaşılacağı üzere karnelerle birlikte verilen bu tavsiye yazılarınınAlmanya’nın pek çok eyaletinde bağlayıcılığı yoktur ve okul seçme sürecinde velilere yardımcı olunmasıamacıyla hazırlanmaktadır. Başka bir deyişle, çocuğunun hangi tip okula devam edeceği konusundaki nihai kararı veli verir. Ancak bunun yanı sıra okul belirleme sürecinde daha katı kural ve uygulamaları olan Bavyera, Brandenburg, Saksonya ve Thüringen gibi eyaletlerde söz konusudur. Bu eyaletlerde öğrencinin hangi okula devam edeceği konusunda okulun verdiği tavsiye kararları daha bağlayıcı, öğrencinin karne not ortalamaları ve özellikle Almanca ve Matematik gibi derslerdeki başarı durumu daha belirleyici olabilmektedir. Ancak buna rağmen bu eyaletlerin bazılarında veli çocuğunu göndereceği okul konusunda ısrar ederse öğrenci bir giriş sınavına alınabilir veya deneme derslerine tabi tutulabilir. Eskiye kıyasla çoğu eyalette okul tavsiyesi gün geçtikçe bağlayıcılığını daha da yitiriyormuş gibi görünse de bu konuda her an bir değişiklik yaşanabilir. Öyle ki, bu durumdan pek de hoşnut görünmeyen KRV ve Baden-Würtemberg gibi eyaletlerin Eğitim Bakanları ve bazı öğretmen dernekleri okul tavsiye kararlarının eskiden olduğu gibi daha bağlayıcı olması gerektiğini çoktan dillendirmeye başladılar bile. “
 
KARAR BÜTÜN EĞİTİM HAYATINA YÖN VERECEK
İlköğretimden sonra bir çocuğun hangi okula devam edeceği konusundaki karar onun tüm eğitim hayatını ve dolayısıyla geleceğini de etkileyebilir. Böylesine hayati bir kararın ilkokulda alınması gereken bir karar olması birçok çevrelerce eleştirilmektedir. Yine de yanlış verilmiş bir karardan daha sonra dönülebileceği unutulmamalı ama tabii bu süreçte harcanacak fazladan enerjiyle birlikte maruz kalınacak stresin yanınıza kâr kaldığı da ayrı bir gerçektir.
KRV eyaletinde verilen okul tavsiyelerinde öğrencinin ortaöğrenim okulları olan Hauptschule ve Realschule ya da lise olan Gymnasium’a gitmesi konusundaki öneri ve gerekli olması durumunda öğrencininRealschule veya Gmnasium’a gitmesindeki çekinceli görüş gerekçeli karar ile birlikte yer almaktadır. Ayrıca öğrencinin tercih etmesi durumunda karma eğitim veren Sekundarschule veya Gesamtschule’lere gidebileceği de tavsiye kararında yazmaktadır. Kimi öğrenci ortaöğretim mezuniyetlerinden birini alıp genelde mesleki eğitime yönelirken kimisi de ileride belki üniversite okurum düşüncesiyle Abitur (lise mezuniyeti) ya da Fachabitur’a (meslek lisesi mezuniyeti) giden okulları tercih edebiliyor. Karma okula devam eden öğrenciler okuldaki eğitim-öğretim süreci içerisinde lise bitirme sınavlarına katılıp lise mezuniyeti alıp almama konusundaki kararlarını verebilirler. Tabii ki daha önce belirtildiği gibi Hauptschule’ye giden öğrenciler başarılı olmaları durumunda eğitim ve mezuniyetlerini yükseltebilirler ve aynı şekilde Gymnasium’a gidip başarılı olamayan öğrenciler de diğer okullara geçip eğitimlerine orada devam edebilirler.
 
YALNIZ DEĞİLSİNİZ
Birçok velinin gönlünde çocuğu için en iyi okullar yatsa dabilimsel çalışmalar velilerin okul seçme sürecinde öğretmenin tavsiyesine önem verdiklerini ortaya koyuyor. Öte yandan neredeyse bir yıldır dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi   yaşamımızın her alanını derinden etkilediği gibi çocuklarımızın eğitimini de sekteye uğrattı ve bundan dolayı da birçok aile öğretmenlerin öğrencilere verecekleri okul tavsiyelerinin ne derece sağlıklı olacağı konusunda tereddüt yaşamaktadır. Neticede pandemi nedeniyle geçen yıl eğitim çok aksamış olduğu ve yeni yıl itibariyle tamamen uzaktan eğitime geçildiği için kimilerine göre eğitim eşitsizlikleri derinleşmişti ve kuşkusuz böyle bir ortamda öğretmenlerin bir çocuk hakkında görüş bildirirken ne kadar doğru ve objektif karar verebilecekleri konusu soruişaretleri yaratmışa benziyor. İster öğrencilerin başarılarına ve pandemi öncesi okul durumlarına bakılarak isterse uzaktan eğitimdeki durumlarına göre değerlendirilsin her iki durumda bütünüyle doğru bir karar verilmesi zor görünüyor. 
 
PROF. DR. UĞUR ŞAHİN EN İYİ ÖRNEK
Öncelikle burada şunu hemen belirtelim ki böylesine önemli bir karar aşamasında çocuğun başarısını, yeteneklerini ve çalışma alışkanlıklarını yakından bilen sınıf öğretmeninin tavsiyesine kulak vermek çok mantıklı bir davranış olacaktır. Ancak özellikle göçmen geçmişine sahip ailelerden gelen çocukların başarısının değerlendirilmesinde öğretmenlerin de bazen yanılabileceği unutulmamalıdır. Mesela Prof. Dr. Uğur Şahin eğer öğretmeninin tavsiye ettiği okula gönderilseydi belki de bu pandemi sürecinin olumsuzlukları arasında geleceğe yeniden umutla bakmamızı sağlayacak biri ortaya çıkmayacaktı.
 
Gerçekten de bazı öğretmenler çocuklarımız için eğitimlerini sürdürecekleri okul tavsiyesi verirken kararlarını yalnızca çocukların beceri ve başarı durumlarına göre almıyorlar. Öyle ki birçok öğretmen iyi niyetlerinden dolayı çocuğun gideceği okulda karşılaşabileceği ve yaşayabileceği zorlukları ve kendisince bunlarla nasıl başa çıkacağı ya da çıkamayacağını da hesaba katarak karar verir. Bu gibi durumlarda bazen öğrenciye üstesinden gelebileceğinden fazla bir yük yüklemeyeyim derken onun öğretmen kolayca fark edilemeyen becerilerini ve potansiyellerini göremeyebilir ve bazen bu noktada ailenin sosyo-ekonomik ve eğitim durumuna da bakarak çocuğun eğitim sürecine yapabilecekleri katkıyı düşünebilir ve kararını da ona göre verebilir.
 
SADECE İLKOKULUN SONUNDA  DEĞİL
Çocuğunuzun gelecekte hangi okula gideceği konusu yalnızca ilkokulunun sonuna doğru düşünülecek bir konu değildir. Dolayısıyla ilköğrenime başlamasından itibaren veli olarak çocuğunuzun öğretmenleriyle iletişim halinde olmanız, veli toplantılarına katılmanız ve çocuğunuzla ilgili olduğunuzu göstermeniz çocuğunuzun okuldan alacağı tavsiye kararında kesinlikle etkili olacaktır.
Yine gideceği okul türüyle ilgili çocuğunuzla da konuşmanız ve onun görüşlerini dinlemeniz de önemlidir. Hatta okul kararını vermeden önce çocuğunuzla birlikte “Açık Kapı Günü”nde gitmesini düşündüğünüz okulları birlikte ziyaret edin ve kafasındaki soruları sormasına olanak sağlayın ve bunun ardından okul tercihinizin ortak bir karar olması için çabalayın.
 
SAKIN UNUTMAYIN
Unutmayın, çocuğunuz sizin en önemli varlığınız ve çocuğunuzun gelecekteki okul eğitimine karar verirken kendi gözlem ve deneyimlerinizi de gözönünde bulundurarak karar vermelisiniz ama çocuğunuz için en iyisini isterken farkında olmadan onun üstesinden gelemeyeceği ve onu mutsuz edecek kararlardan kaçınmanız gerektiğini de aklınızdan çıkarmayın.
Dolayısıyla bu karar sürecinde çocuğunuzun, öğretmeninin ve varsa okuldaki bir Türk Öğretmenin de görüşünü almak sizin karar almanızı kolaylaştıracak, daha doğru kararlar almanızı sağlayacaktır. Bunun dışında konuyla ilgili daha fazla bilgiye ihtiyaç duymanız durumunda eğitim ataşeliklerimize, veli ve öğretmen derneklerimize veeğitim ile ilgili diğer STK’lardan da yardım almanızı önemle tavsiye ederiz.
 
EĞİTİM ÖNCE EVDE BAŞLAR
Son olarak; unutmayın ki, biz her ne kadar iyi Almanca konuşsak da çocuklarımızın ilk eğitimi evimizde başlar ve bu nedenledir ki çocuklarımız sevinci, sevgiyi, mutluluğu, üzülmeyi, korkmayı, kısacası insanın özündeki tüm duyguları, hep güzel Türkçemizle öğrenir ve hissederler. Zamanla Almanca da öğrendikçe kendilerini iki dilde ifade etmeyi öğrenirler, her iki dilde de hisseder ve her iki dili yaşarlar.  Unutmayın ki dillerinden biri geliştikçe diğeri de kendiliğinden gelişecektir. Dolayısıyla çocuklarımızın Türkçe derslerine katılmaları onların dilsel gelişimi açısından da çok önemlidir. Ayrıca çocuğunuz gideceği yeni okulda da Türkçe derslerine devam edebilir ve bu durumda ilerideki Abitur sınavında bile Türkçeden sınava girerek kendisine avantaj sağlayabilir. Aklınızdan çıkarmayın ki her dil bir hazinedir ve anadilimiz, Türkçemiz bize doğuştan sunulan muazzam zenginlikte bir hazinedir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —