Tarih: 01.03.2019 02:22
' Ciddi ve kalıcı kurumlar yaratmamız gerekiyor '
Röprtaj: Zafer ÖZPOLAT
Hasan Burgucuoğlu kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz..
35 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Almanya’ya ilticacı olarak geldim. 10 yıl aradan sonra Türkiye’ye gidip gelmeye başladım. 20 yıldır hem Alman vatandaşı hem de Türk vatandaşıyım.
Yani çifte vatandaşsınız?
Evet , dört yıldır da sol Partiden Hamburg Altona ilçesi belediye meclis üyesiyim.
Neden sol parti?
Ben gençliğimden bu yana solcuyum. Biliyorsun Türkiye’de bir sol hareket vardı. Bende gençliğimde bu hareketten etkilendim . sol fikirleri benimsedim. Almanya’ya geldiğimde de sol fikrine uygun bu partiyi seçtim. Benim burada arkadaşlarıma ve gençlere tavsiyem Almanya’da politikanın içerisinde olsunlar. Türkiye elbette bizim memleketimiz burada yaşadığımız için Türkiye siyaseti ile fazla uğraşmamalılar.
.JPG)
Alman Sosyal Demokrat Partiye sıcak bakmıyormusunuz?
Ben Sosyal Demokrat değilim. Ben sosyalistim. Sosyalist düşünceme uygun parti Sol parti olduğu için tercih ettim. Benim kişisel tercihimdir. Ama benim göçmenlere ,yeni alman vatandaşı olanlara tavsiyem buradaki partilere , kurumlara, vakıflara girmeden etkili olacaklarını düşünmüyorum. Elbette 30-40 yıl öncesine göre devlet kurumlarında çalışanlar fazla ama ona rağmen burada eşit olduğumuzu söyleyemeyiz. Eşit yurttaş olunması bu tip kurumlara girmekle olur. Çünkü bu tür kurumlarda bile bize verilen görevler hediye edilmiyor. Bunları mücadele ederek kazanıyoruz. Şunu diyebilirim ki, bu tür kurumlarda ayrımcılık çok oluyor. Gelecek kuşaklara örnek olmamız gerekir.
Partilerde de ayrımcılık var mı?
Mesela Sol partide var mı?
Şöyle diyebilirim. Çeşitli gruplaşmalar var. Bu gruplaşmalar kendi yandaşlarını yükseltmek için çaba veriyorlar.
Bir dernek kurdunuz, yakında Yaşar Kemal’i anma günü düzenliyorsunuz. Bu dernek ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Derneğimizin adı ‘ Kültürler arası fikir kulübü ’ Biliyorsunuz Türkiye’de de fikir kulüpleri var. Herhangi bir dernek ile herhangi bir parti ile rekabet edecek bir durumumuz yoktur. Yeni bir şey deniyoruz. Bunun sebebi de Almanya’da nerde ise 60 yıla yaklaşan göçün sonunda ciddi bir kurumsallaşmamız yok. Bu kurumsallaşmaları yaratmamız gerektiğini düşünüyorum. Mesela bir vakıf olması bunun kalıcı olması lazım. Bizde kalıcı bir kurumsallaşma yapmak istiyoruz. Bizim derneklerimize baktığımızda böyle yapılaşmaları yok. Ya biz siyasi gruplaşmanın elinde, yada hem şehri grupların elinde belli bir süre sonra yok olup gidiyorlar.

Dernek olarak Yaşar Kemal etkinliği düzenliyorsunuz?
Bu sizin ilk etkinliğiniz mi?
Daha önce Hrant Dink anması etkinliği yaptık. Bu büyüklükte ilk etkinliğimiz
Neden Yaşar Kemal?
Çok değerli bir yazar olduğu için ve batıda çok tanındığı için anıyoruz. Benim düşünceme göre Yaşar Kemal unutulmaya başlandı. Belki kitapları çok satılıyor ama kişisel olarak yazar olarak tam unutulma değil ama eski ilginin olmadığını düşündüğüm için böyle anma etkinliği yapıyoruz. İkinci sebep ise Yaşar Kemal’in kitaplarını çeviren Cornelius Bischoffdur. Kendisi Hamburgludur. Ama 30’lu yıllarda Türkiye’de Ankara’da liseye gitmiş birisi ve Yahudi bir annenin ve Alman bir babanın çocuğudur. 1960’lı yıllarda kendisi Avukat olduğu halde Altona tren garında imbis açıp, misafir işçilere yoğun bir şekilde yardımcı olmuştur. Kendisine Yaşar Kemal’in kitaplarının çevirmesi istenmiş ,önce Yaşar Kemal’i tanıyarak aylarca çukur ovayı gezerek kabul etmiş birisidir. Yaşar Kemal’in dediği gibi Türklerin en Almanı, Almanların en Türküdür. Aynı zamanda bu etkinlikte onu da anmış olacağız.

Yaşar Kemal’i anma etkinliğiniz geleneksel olacak mı?
Yok. Başka yıllarda başka yazarları anacağız. Ancak bu etkinliğimiz iki dilde olacak.
Siyasi hayatınızı bundan sonra nasıl sürdüreceksiniz?
Ben şu anda Altona belediyesi kültür komisyonu ikinci başkanıyım. 26 Mayıs tarihinde yapılacak seçimlerde yeniden bir dönem belediye meclisi için aday oldum. Ondan sonra artık gençlere bırakmak istiyorum.
Türk toplumunun düzenlediği etkinliklerde Sol parti milletvekillerini göremiyoruz. Hatta sizi de göremiyoruz. Neden ?
Ben elimden geldiği kadar katılmaya çalışıyorum. Maalesef bizim Türk toplumu parçalanmış durumda.. Sadece Türk toplumu değil, Aleviler sol gruplarda parçalanmış durumdalar. Gruplaşmalarda var. Oraya giden başka yere gitmiyor. Maalesef böyle durumlar var.

Ermenistan’a gezi yaptınız. 1915 yılında katledilenler anıtının önünde saygı duruşunda bulunduğunuz resimleriniz sosyal medyada bazı kesimler tarafında eleştirildi.
Acaba Hacali katliamı etkinliklerine de katılır aynı saygı duruşunda bulunur musunuz ?
Ben şöyle bir şey düşünüyorum. Ermenilerle bizim diyalog kurmamız ,barışçıl yaklaşmamız çok önemlidir. Bizim Anadolu toplumunda Maraş’ta Elazığ’da ve Erzurum’da yaşanan olayları bire bir konuşulması bunun etkilerinin giderilmesine çalışılması ,olan olayların ortaya çıkarılması çok önemlidir. Elbette ki, dünyanın her tarafında olan haksızlığa karşı çıkmak lazım. Hocali’de yaşanılanlar incelenmelidir. Çünkü iki tarafın da değişik iddiaları var. Bu konun incelenmesinin doğru olduğunu düşünüyorum.
Hocali’nin incelenmesi gerekir diyorsunuz.. Peki 1915 olayları incelenmesin mi?
Hayır o da incelenmeli. 1915 olaylarına Hrant Dink’in yaklaşımı çok değişikti. Ermeni toplumu içinde de beni tanıdıkça görüyorum ki, çeşitli akımlar var. Bunlardan bazıları diyaloğa açık değil. Ama Hrant Dink’in sayesinde bu akımlarda diyaloğa açık duruma geldi. Ama bizim Türk hükümetinde şu ana kadar diyaloğa kapalı bir durum var. Bence bu bölgeye barış gelmesi için her konun açıkça konuşulması lazım. Dağlık Karabağ meselesi de var. Ben sadece Ermenistan’a gitmedim. Dağlık Karabağ’a da gittim. Orada beni Türkçe karşıladılar. Sonuç olarak biz Anadolu’da yetişen insanlar olarak birbirimize çok benziyoruz. Eğer bir küskünlük, dargınlık, tarihte yapılmış bir haksızlık karşılıklı yada tek taraflı olabilir. Bunun üzerine konuşulması lazım. Ama elini uzattığında o el boşa gitmiyor. Mutlaka senin elin sıkılıyor. Konuşuluyor. Ermenistan’da bana bazı sorular soruldu. Bende aşağı yukarı bunları söyledim. Bu sorun çözülmeden Anadolu’nun huzur bulması zor. Şöyle ki, Almanya’da yaşıyoruz. Başka yerde olan olayların etkileri dört jenerasyon sürüyor. Basit bir göç olayı bile bizim çocuklarımızı ve torunlarımızı etkiliyor. İnsanların kalbinde aslında düşmanlık yok. Karşılıklı el sıkışmak ve diyalogla çözüme kavuşturmak lazım. Tabii bu zor bir iş
Mesela bizim toplantılarımız var, karşı toplantılar oluyor. Toplantılarımıza karşı tezi savunanlar oluyor. Onlar serbestçe konuşuyorlar. Fakat karşı tezi savunanlardan bana ve bize bir davet gelmedi. Eğer sakin bir şekilde konuşulacaksa, davet gelirse ben o toplantılara gitmeye hazırım.
Belli bir birikimin olduğunu düşünüyorum. Onlara bu birikimimi sunmak isterim. Kabul etmek zorunda değiller. En azından bir tartışma ortamı yaratılırsa bunun faydalı olacağını düşünüyorum.

Hasan Burgucuoğlu üç cümle ile kendini nasıl tanımlar?
İşlerini gayet ciddiye alan bir insanım. Bazen iyi yanı var. Bazen de stres yaratıyor.
40 yaşından sonra daha sakin olmam gerektiğini öğrendim. Aslında sakin karakterli bir insanım.
Kendime göre çalışkanımdır. Okumayı çok seviyorum. Ben mesela Ermeni meselesinde karşı tezleri de okuyorum.
Gençlere tavsiyeniz nelerdir?
Mutlaka meslekleri olsun. Toplum içinde iyi bir konuma yükselmeleri , çalışkan olmaları ve kendini ezdirmemelerini tavsiye ederim. Sadece göçmen olmaktan yabancı olmaktan dolayı bir ayrımcılık yok. Meslek eğitimi, üniversite eğitimi çok önemlidir.
Siyasette yapmak istediğinizde yapamadığınız, yapmak istediğiniz de yapamadığınız var mı?
Türk kökenli arkadaşlar için şunu söyleyebilirim. Biz aslında olması gereken yerde değiliz. Daha ilerde olmamız gerekir. Benim çalıştığım yerde okul kurumunda yanımda çalışanın müdür yardımcısı oldu.
Verdiğin bilgiler için teşekkür ederim.
Bende sana teşekkür ediyorum.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —