Ahmet Can: “Yazmak benim için bir tür yok olma ayini”

Yazar Ahmet Can ile uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz var. Onu tek cümlede tanımlamak gerekirse son derece umursamaz bir yapısı var. Sanki dünya yansa umrunda değil gibi rahat bir tarzı var. Ama Profil Yayınları’ndan çıkan son romanı İ

Türkiye 28.07.2021 19:34:20 0
Ahmet Can: “Yazmak benim için bir tür yok olma ayini”

Röportaj: Ziya Gündüz

Kitabın ismi neden İpini Koparan?

İpini koparmış birinin delilik hikayesini anlatıyorum. Normal bir insanı anlatsaydım belki de kitabın ismi “normal bir insan” olacaktı.

Kitapta çocukluk aşkını mı anlatıyorsun?

Keşke bu kadar renkli bir çocukluk aşkım olsaydı. Romanların otobiyografik ögeler taşıdığı söylenir ama ben bir kurgu yapıyorum. Çevremdeki insanları gözlemliyorum. Çocukluğumdan beri sürekli bu gözlemler üzerine düşünüyorum. Tanıdığım farklı insan hikayelerini birbirine bağlayıp yeni bir olay örgüsü oluşturmaya çalışıyorum.

Bu olay örgüsüne kendin dahil olmuyor musun?

Kendimden kopuk bir şekilde o parça parça hikayeleri birleştiren zihnimse (ki öyle) bir şekilde dahil olmuş oluyorum. Ama olayı bir roman haline getirme dahli bu. Belki de kendimi kendimden koparmaya çalışıyorum yazarken. Nihayetinde edebiyat bir şey anlatmaya çalışan insanın hayal dünyasıyla ilgili yazım serüveni. Ben o bir şey’i anlatırken başka bir şey’e dönüşmeden yazamam.

Neye dönüşüyorsun?

Kendime yabancı olan karanlık yanıma dönüşüyorum. Yazma eylemi benim açımdan çok karanlık bir süreç. Üretirken yalnızlaşıyorum içe yöneliyorum ve sadece bilinçaltındaki parçalardan besleniyorum. O bilinçaltı işte benim karanlık yanımla yüzleşmemi de sağlıyor. Severek yazanlara gerçekten hep gıpta etmişimdir. Ben severek değil kendimi kanırtarak yazıyorum. Çünkü yazdıklarıma öyle yabancılaşıyorum ki bunları nasıl yazdım diye çoğu defa kendimi de sorguluyorum. Yazma sürecinde bölünmüş bir kişiliğin etkisine giriyorum ve o labirentte sadece kelimeler bana yol gösteriyor, o yolun engebelerinde yaralanıyorum ama bu yara hızla kabuk bağlıyor. Yazmak benim için bir tür yok olma ayini.

Ama bu haller okuru ilgilendirmiyor?

Ben ilgilendiriyor demedim ki. Kendi yazma serüvenimden bahsettim.

Hayır demek istediğim anlaşılmamak isteyen bohem bir yazar gibi konuştun…

Hakaret gibi algıladım bunu, anlaşılmak istiyorum ama herkesin anladığı şekilde değil.

Herkesin anladığı şekilde anlaşılmak da ne?

Yazarken konudan çok konuğa yani okura yönelen yazarlar vardır. Ben sadece okura yönelik değil konuya yönelik bir konsantrasyonla veya ilhamla diyelim yazıyorum.

Kitapta sıradan bir insan olmaktan bahsediyorsun. Neden sıradan bir insan olmak gerekiyor? Oysa sıradan bir insan olmak demek hiç yaşamamak demektir.

Ben hiç yaşamamayı acı içinde yaşamaya yeğlerim. Afili cümlelerim yok acıdan besleniyorum tarzı absürtlüklerle de hiç aram yok. Sıradan olabilmek bana göre bir insan için en üst seviye. Sıradanlığın cazibesi seni görünmez kılar. Hem sen dikkat çekmezsin hem de dış dünyandaki aykırılıklar, acılar, kopuşlar, intiharlar, sevdiğin insanların ani ölümü büyük bir travma oluşturmaz. Sıradanlığın cazibesi kabullenmektir, sürece yani kadere teslim olmaktır. Eskilerin tabiriyle zuhurata tabi olmak. O zuhurat ne getiriyorsa ona keşke teslim olabilsem.

Kitabın bir bölümünde sıradan insanlardan hiçbir dengeyi bozmadıkları için nefret eden bir karakterin var ama?

Evet, bu yüzden başta da söylediğim için o karakterim deli. Yani sıradanlığı yadsıyan kendini zeki sanan yeni bir şeyler söylediğini zanneden insan aslında sadece bir tür delilik yaşıyor. Zararlı deliler ve zararsız deliler var raporlu olanlar genelde zararsızdır. Ama kendini akıllı sanan ve içimizde dolanan o kadar çok deli var ki. Ve işin tuhafı da şu deliliklerini devrimcilikle veya aykırılıklarıyla öyle güzel perdeleyorlar ki akıllı insan o kadar düşük bir seviyede olmadığı için onları akıllı sanıyor. Yani akıllı insan daha yapıcıdır. Bardağın her zaman dolu tarafını görür ama bu şu anlama da gelmesin, her türlü sömürüye her türlü aşağılanmaya göz yumar. Hayır, o sadece iyi insan olmaya çabalar bunun dışında bir radikalliği yoktur. Çünkü ahlak, din, bilgi, aile, kültür, çevre, ideolojiler insanı daha iyi insan yapmaz. İnsan içindeki empati duygusuyla diğerlerinden farklılaşır ve iyiliğe ulaşır. Yoksa o saydığım tüm araçlar içindeki kötülüğü daha kıvamlı bir hale getirir. İyi ise de bu defa daha kıvamlı iyi olur. İnsan sadece kendinden uzaklaşarak egodan tamamen arınarak iyiliğe ulaşabilir. Kötülük ise egodan beslenir. Dini bütün bir egoist ile ateist, marksist, agnostik, anarşist bir egoist arasında hiçbir fark yoktur biri inandığı değer uğruna göz kırpmadan adam öldürür diğerleri de. İyi insan da öldürür ama o benliği öldürmüştür. Ego tüm duygu bozukluklarının anasıdır.

Kitabın bazı yerlerinde küfürler, argo ifadeler de yer alıyor neden böyle bir yol izleme gereği duydun küfürsüz edebiyat olmaz mı?

Elbette olur ama o benim İpini Koparan da bunu yapmam imkansızdı. Çünkü anlattığım karakterler gerçek hayatta çok küfür ediyorlardı onları yalın bir şekilde gerçeğe uyarlamak için oldukları gibi yansıtmaktı gayem. Yoksa kendi hayatımda küfür etmeyi sevmem ve tercih de etmem. Küfür güçsüz insanların kendilerini iyi hissetmek için kullandıkları ara gazıdır.

Senin karakterlerinde güçsüz, kaybeden bir kişi bu yüzden mi küfür ediyor?

Evet, o ancak argoyla var olabilir çünkü kendinden intikam almak için yaşıyor. Veya yaşıyor gibi yapıyor. Hayatın ona sunduğu varoluş biçimi bu.  İpini Koparan, küfretmese deli olduğunu anlayacak. O dili kullanarak kendi deliliğini perdeliyor. Her eylem bir sonrakine zemin oluşturmak için kurgulanır zihinde. Ama sonrası olmayan bir dünyada deliliğin farkına varış başlar. Dönüşü çok daha zor bir yoldur o.

Delilerden bahsederken sanki içerden biri gibi konuşuyorsun onları çok iyi tanıyor gibi?

İyi tanıdığımı müşahade edebiliyorsan o zaman sen… (*burada araya giriyorum sözünü keserek tamam diğer soruya geçeyim diyorum gülerek. )

Kitapta psikoloji ilmini çok hafife alıyorsun, bunun sebebi nedir?

Bir ilim olarak görmüyorum desem yeterli mi çünkü bu mevzu çok su kaldırır.

Bunca psikiyatrist, psikolog o zaman ne iş yapıyor?

Bence bu soruya onlar cevap vermeli. İnsan kendini kurtaramıyorsa bir başkası onu asla o kuyudan kurtaramaz. Kendine gel, kendini bırakma demek için oradalar. Bunu zaten tüm öğretilerde bulabilirsin. Ama o öğretiler sana kimyasal ilaç vermez. O acıyla yaşamayı yüceltirler. Çünkü insan acısından beslendiği nispette kendi gelişimini tamamlayacak. Bir başkasının telkiniyle iyileşiyorsan yarın bir başkası seni yine hasta edebilir demektir bu. O halde ne gerek var bu kısır döngüye girmeye?

Kitapta kadınları da çok basite alıyorsun kadınlar anlattığın kadar zayıf mı?

Başta da söyledim bu bir teori kitabı olsa evet basite almışım diyeceğim ama buradaki her fikir psikiyatri konusunda olduğu gibi savunduğum meseleler değil. Romanın seyri argo gerektirdiği için o kadar argo var sevdiği kadın çok zeki olduğu için İpini Koparan kadınları basite almak zorunda kalıyor. Kendi seviyesinden aşağıda görmediği bir kadına asla ulaşamayacağına şartlanmış bir adamın hikayesi bu. Kadını dahil etmediğin bir roman bence eksiktir. Basite aldığımda (bu her ne olursa olsun) onu yok sayarım. Ama kitapta bu kadar uzun kadınların tepkileri üzerine yazıyorsam aslında çok ciddiye alıyorum demektir.

Hamburg, Gençlik ve Aile Bakanları Konferansı Başkanlığını Hessen’e Devretti

Schleswig-Holstein Türk Toplumu 30. Yılını Kutladı: Demokrasi, Katılım ve Birlik İçin Üç On Yıl

2026 Bütçesi, Emeklilik Paketi, Gastro Vergisi ve Askerlik Reformu Bundesrat Gündeminde

Prof. Dr. Fuat Oduncu’ya Bavyera Anayasa Nişanı

Eva Högl wird neue Senatorin für Inneres und Sport in Bremen

Hannover’da 2026 Okul Finalleri: 100 Okulda 100 Spor Günü ile Büyük Hareketlilik Başlıyor

Mahkeme, Sol Parti’nin Görüşünü Doğruladı: “Verfassungsschutz Sağ Ağı Koruyor” İfadesi Yasaya Uygun

Selin Sayek Böke Avrupa Konseyi Sosyalist Grubu Başkan Vekilliğine Seçildi

Hamburg-Nord’da Tarih Atölyesi Krizi: Die Linke’den “Kültür Savaşı” Suçlaması

SunExpress’te Üst Düzey Değişim: Marcus Schnabel CEO Koltuğuna Oturuyor

Frankfurt’ta Mobil Sosisli Satıcısı Sosyal Medyayı Salladı

Hannoverscher Bahnhof Belirsizliği Sürüyor: Sol Parti’den “Sorumluluğu Üstlenin” Çağrısı

BFH Kararıyla Netlik Sağlandı: Almanya’nın Yeni Emlak Vergisi Reformu Hukuka Uygun Bulundu

Hannover’den İnsan Hakları Çağrısı: Onay, “Göç Bir Fırsattır” Diyen Belediye Başkanlarına Katıldı

Verfassungsschutz Geri Adım Attı: Dava Geri Çekildi, Siyasi Kriz Büyüyor

Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy ‘Uyuşturucu’ Soruşturmasında Gözaltında

Hamburg’da Isı Dönüşümü Hızlandı: Wärmepumpe Kullanımı Rekor Kırdı

Hamburg’da Yılbaşı 2025/2026: Binnenalster ve Rathausmarkt’ta Havai Fişek Yasağı

Hamburg’da Yeni Mietenspiegel Açıklandı: Küçük Artış, Büyük Sorunlar

Hamburg Üniversitesi’nden Alarm Mektubu: “Artık Dayanacak Gücümüz Kalmadı”

St. Pauli’nin Zorlu Kurası: DFB-Pokal Çeyrek Finalinde Leverkusen Deplasmanı

Hannover’de Şok İddia: Engelli Kamu Çalışanı Bir Bitki Yüzünden Tazminatsız İşten Atıldı

Lübeck’te 39 Yaşındaki Krzysztof K. Kayıp: Polis Halktan Yardım İstiyor

Schleswig-Holstein Türk Toplumundan Samet Yılmaz’a Tebrik: “Kiel İçin Yeni Bir Dönem”

Kiel’in Yeni Belediye Başkanı Samet Yilmaz Oldu

Hamburg’da Unutulmaz Nordderby: HSV, Werder Bremen’i 3–2 Mağlup Etti

Kiel’de Kritik Gün: Yeni Büyükşehir Belediye Başkanı İçin Oylar Sayılıyor

YTB Başkanı Turus, Köln’de Irkçılık ve İslam Düşmanlığına Karşı Yürütülen Çok Boyutlu Mücadeleyi Anlattı

CHP’de Kritik Atama: Nurhayat Altaca Kayışoğlu Yurtdışı Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oldu

St. Pauli’den Köln’de Son Nefeste Gelen Puan: Jones Uzatmada Kahraman Oldu 1-1

Yükleniyor

Hamburg, Gençlik ve Aile Bakanları Konferansı Başkanlığını Hessen’e Devretti

Schleswig-Holstein Türk Toplumu 30. Yılını Kutladı: Demokrasi, Katılım ve Birlik İçin Üç On Yıl

2026 Bütçesi, Emeklilik Paketi, Gastro Vergisi ve Askerlik Reformu Bundesrat Gündeminde

Prof. Dr. Fuat Oduncu’ya Bavyera Anayasa Nişanı

Eva Högl wird neue Senatorin für Inneres und Sport in Bremen

Hannover’da 2026 Okul Finalleri: 100 Okulda 100 Spor Günü ile Büyük Hareketlilik Başlıyor

  • Cumartesi 13.4 ° / 6.2 ° Güneşli
  • Pazar 10.6 ° / 4.7 ° Güneşli
  • Pazartesi 10.2 ° / 4.1 ° Güneşli