“Tüm paydaşlar, ortak çözüm yolu bulmak için birlikte çalışmalı”

Gelsenkirchen Türk Öğretmenler Derneği Başkanı Turgut Şimşek: “Bir an önce tüm paydaşlar, Essen şehrindeki Türkçe derslerine katılımdaki yüzde 37,1 oranındaki düşüşün çaresini ciddi bir şekilde sorgulayarak ortak bir çözüm yo

Almanya 29.01.2023 20:05:52 0

“Tüm paydaşlar, ortak çözüm yolu bulmak için birlikte çalışmalı”

Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Eğitim Bakanlığı’nın Türkçe derslerine katılım ile ilgili yayınladığı son rapora göre Duisburg’da Türkçe derslerine katılım, 2018-2022 yılları arasında pandemiye rağmen yaklaşık yüzde 5,7 arttı. Buna karşın Duisburg’a 20 kilometre mesafedeki Essen kentinde aynı dönemde Türkçe derse katılım yüzde 37,1 oranında azaldı.
Uzmanlar, birbirine komşu olan iki şehir arasında Türkçe derslerine katılım sayısındaki bu küçümsenmeyecek farkı yorumladı.

“Gerekli hassasiyet gösterilmeli”

Gelsenkirchen Türk Öğretmenler Derneği Başkanı Turgut Şimşek konuyla ilgili olarak “Çeşitli kurum ve kuruluşların yanında veli dernekleri, öğretmen dernekleri, cami dernekleri zamanında velilerle gerekli iletişim kurarak olayın önemini anlatırsa görevli öğretmenler, okul ve eğitim müdürlükleri konuyla ilgili gerekli hassasiyeti gösterirse ve bütün bunlar okullara kayıtlar başlamadan yapılırsa Türkçe derslerine katılım sayısı mutlaka artar.” şeklinde görüş bildirdi. Şimşek aksi hâlde konunun özünden uzak meşguliyetlerle uğraşılırsa Türkçe dersine katılımın azalmaya devam edeceğini vurgulayarak “Bir an önce tüm paydaşlar, Essen şehrindeki Türkçe derslerine katılımdaki yüzde 37,1 oranındaki düşüşün çaresini ciddi bir şekilde sorgulayarak ortak bir çözüm yolu bulmak için birlikte çalışmalı.” diye konuştu.

“Somut ve pratik çözüm önerileri üretip uygulamalıyız”

Türkiyeli Öğretmenler Birliği (NRW TÖB) Başkanı Zülfü Gürbüz, Essen’de Türkçe ve diğer ana dili derslerin seçmeli ek ders olarak verildiğine işaret ederek “Bu derslere katılımı etkileyen birçok etken söz konusudur. Dersin statüsü, öğretmen, veli ve öğrencilerin derslere bakış açısı ve katılımdaki motivasyonları, okulların, eğitim müdürlüklerinin bu derslere yaklaşımı vb. gibi Türkçe ana dili derslerine katılımı etkileyen birçok etkenden bahsedebiliriz.” diye konuştu.

Bu etkenlerin, Türkçe derslerinin eyalet çapındaki durumuyla ilgili olarak paydaşların sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını söyleyen Gürbüz “Nitekim Türkçe derslerinden çok daha olumsuz koşullarda verilen İtalyanca, Yunanca gibi diğer bazı ana dili derslerine katılım oranının Türkçeden daha fazla olması bize bunu açıkça göstermektedir.” vurgusu yaptı.
Türkçe derslerine katılımda bölgesel olarak ciddi farklar olduğuna değinen Gürbüz açıklamasını şöyle sürdürdü: “Herhangi bir bölgede Türkçe derslerine katılımda bir artış varsa bu başarı yukarıda belirttiğim diğer etkenlerin yanında, o bölgede tüm paydaşların başarısı olarak da kabul edilebilir. Yine herhangi bir bölgede Türkçe derslerine katılımda gözle görülür bir azalma olmuşsa bu konunun o bölgedeki ve eyalet çapında örgütlü olan paydaşlar tarafından doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bütün paydaşların yapıcı bir şekilde eleştiri ve öz eleştiriyi yapması bu konuda başarıyı da beraberinde getirecektir. Başta biz NRW TÖB olmak üzere ve diğer tüm paydaşların bu sonuçları acilen ciddi bir şekilde analiz yaparak gerekli önlemlerin alınması gerektiğine inanıyorum. Çok geç olmadan bu alandaki bütün paydaşlar olarak hep birlikte somut ve pratik çözüm önerilerini üretip uygulamaya koymamız gerekmektedir.”

“Gelecek iç açıcı değil”

Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı-Türkçe ve Eğitim Çalışma Grubu Üyesi Celal Aydemir de bakanlık verilerine bakıldığında Türkçenin geleceğinin hiç de iç açıcı olmadığını söyledi. Özellikle bölgelerinde olumsuz gelişmeler görülen dernek ve kurumların hiç alınganlık yapmadan özeleştiri yapmasının önemini ortaya koyan Aydemir çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“- Türkçe öğretmenleri, görev yaptığı her okulda veli temsilcisi seçmelidir. Şu an Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti’nde yaklaşık bin 400 okulda Türkçe dersi verilmektedir. Yılda iki defa; ilki ders yılı başında, ikincisi şubat ayında olmak üzere, veli toplantıları düzenleyerek Türkçe dersinin önemi anlatılmalı.
- Eğitim ataşelikleri bu işi gönülsüz yapmaktadır. Sadece görülsün diye 10-15 kişilik toplantılara katılarak yüzeysel bilgiler vermektedirler. Bu iş için yeni göreve başlayan eğitim ataşeleri uzmanlık kursu almalıdır.
- Veli dernekleri, salon toplantıları yerine sahaya inmelidir. Okullarda uzun vadeli ilişki ağı kurulmalıdır.
- Öğretmen dernekleri, eğitim konusunda fikir üretmeli, muhatap kurumların önüne görevler koymalıdır.
- Başkonsolosluklar her yıl, bulunduğu bölgelerdeki insanlarımızı E-mail, WhatsApp aracılığıyla bilgilendirici, Türkçe derslerine katılım için teşvik edici yazılar göndermeli.
- DİTİB, Alevi dernekleri, hemşehri dernekleri kendi üyelerine yönelik her yıl toplantılar düzenlemeli.”

“Tüm paydaşlar ana dilimizde buluşmalı”

Öğretmen Güner Cebir de Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre 2018-2022 yılları arasında Türkçe derslerinde katılımda yüzde 13,2’lik bir düşüşün kayıtlara geçtiğini belirterek “Konuyla ilgili çalışmalar yürüten tüm paydaşlar bu tablonun sorumluluğunu üstlenmelidir. Bir yerde başarı veya başarısızlık varsa bu tüm paydaşlarındır. Bu sorumluluğun gereği olarak tüm paydaşlar tarafından yapılacak sağlıklı bir değerlendirmeyle bu tablo olumlu bir seviyeye getirilmeli ve tüm paydaşlar, bir an önce asgari müştereğimiz olan ana dilimizde buluşmalıdır.” şeklinde konuştu.
Bu azalmanın, bölgede yaşayan Türklerin demografik yapısı, okul yönetimlerinin ve eğitim müdürlüklerinin yanlış tutumları, öğretmen, anne babaların duyarsızlığı ve öğretmen atamalarındaki eksikliklerden kaynaklanabileceğini aktaran Cebir “Bu sayıları doğru okumakta fayda vardır. Azalma neye göre? Neden? Niçin? Sebepleri araştırılmalıdır.” dedi.

“Öğretmen arkadaşlara çok önemli bir görev düşüyor”

Öğretmen İsmail Hakkakul da Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde 50 yıldır Türkçe dersi verildiğine işaret ederek “Uzunca zamandır Türkçe dersine ilgi yıldan yıla azalma eğilimi göstermektedir. Bu derslere ilginin arttırılması için Türk toplumu olarak yapılması gereken önlemlerin başında velilerimizin Türkçe dersine kayıt süreci ve şartları konusunda bilgilendirilmesi geliyor. Bu bilgilendirme işi ise başta veli dernekleri olmak üzere tüm paydaşların asli görevi olmalı. Bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşları Türkçe dersleri ve eğitim konularında hedef odaklı ve sadece velileri bu konuda bilgilendirme amacıyla çalışmalar yürütmeli. Türkçe ve eğitim gündemli çalışmaların dışındaki faaliyetler maalesef faydadan çok zarar veren çalışmalar olarak önümüze çıkıyor.” ifadelerini kullandı.
Veli derneklerinin hiçbir ayrım yapmaksızın toplumun tamamını kapsayan bir anlayışla çalışmalarını yürütmesi gerektiğini vurgulayan Hakkakul” Pandemiye rağmen Duisburg’daki yaklaşık yüzde 5 oranındaki artışın en önemli sebebi ise toplumun tamamını kucaklayan bir anlayışla hizmet veren ve diğer paydaşlarla uyum içerisinde çalışmalar yürüten veli derneğinin olmasıdır. Marjinal anlayışla kendince bir şeyler yapan kuruluşlar Türkçe derslerine faydadan çok zarar vermektedirler. Çocuklarımız bu derse kayıt yaptırdıktan sonra bu öğrencilerin öğrenimleri süresince Türkçe derslerine yüksek bir motivasyonla katılmalarını temin etmede öğretmen arkadaşlara çok önemli bir görev düşüyor.” sözlerini sarf etti.

“Sağlıklı bir öz eleştiri yapılmalı”

Gelsenkirchen Veliler Derneği Başkanı Erdal Ersin konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: “Önümüzde Türkçe derslerine katılımla ilgili olumlu ve maalesef oldukça olumsuz sonuçların alındığı aynı bölgeden iki şehir var. Türk toplumu olarak pozitif bir enerjiyle bu olumsuz tablo pek tabi ki düzeltilebilir. Bana göre konuyla ilgili çalışmalar yürüten paydaşlar, bölgemizdeki olumlu sonucun alındığı Duisburg şehrindeki veli derneğiyle yakın iletişim ve ortak çalışma içerisinde olmalı. Bunun haricinde önemli bulduğum bir konuyu da belirtmeliyim. Türkçe ve eğitim konusunda çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları sadece eğitim ve Türkçe derslerine katılımı arttırmaya yönelik çalışmalara ağırlık vermeli. Bu sonuçlar doğru analiz edilir ve sağlıklı bir öz eleştiri yapılırsa bu olumsuz tablo en yakın zamanda olumlu bir tablo hâlini alır.”

“Eğri yolda düz yürüyemeyiz”

Duisburg Veliler Derneği Eski Eş Başkanı Ali Yağız da genelde Avrupa’da, özelde ise Almanya’daki geleceğimizin yarınlarını yakından ilgilendiren Türkçe ana dili ve Türk kültürü derslerinin okullarda devamı noktasında bugüne kadar gayret gösterenlere müteşekkir olduklarını belirterek “Bununla birlikte ilgili bakanlığın 24.01.2023 tarihli verilerine bakıldığında karnemizin çok kötü olduğu ortada. Bu sonuçtan tüm paydaşlar sorumludur. Bu sonuca bakıldığında bir yerde yanlış yapıldığı aşikâr. Tüm paydaşlar alınganlık yapmadan öz eleştiri mekanizmasını devreye sokmalı ve ortak bir çıkış yolu bulunmalıdır. Zira eğri yolda düz yürüyemeyiz.” şeklinde konuştu.
Bakanlığın açıklamasında yer alan zaman aralığında pandemiye rağmen Türkçe derslerine kayıtlarda yaklaşık yüzde 5,7 oranında bir artış kaydedilen Duisburg’da biz faklı bir strateji uyguladıklarını aktaran Yağız şöyle konuştu: “2018 yılında kurulan derneğimizin aktif ve toplumun tamamını kapsayıcı ve sahada aktif çalışması sonucunda bu başarı elde edildi. Bu başarı, bölgedeki tüm paydaşların başarısıdır. Bu dönemde, ‘az laf, çok iş’ düsturuyla hiç kimseyi, derneği ve oluşumu küçümsemeden ve devre dışı bırakmadan farklı dünya ve siyasi görüşlerden sivil tolum kuruluşlarımızla beraber çözüm odaklı çalıştık ve netice itibarıyla Almanya’nın diğer şehirlerine oranla başarılı bir karne elde ettik. Eğer bu bir başarıysa bu başarının arkasında az ama azimli profesyonel bir ekiple yürüme, mütemadiyen yazılı ve görsel medyada/sosyal medyadaki mesajlarla yetinme yerine vatandaşlarla birebir görüşme/markaja alma ve ikna yöntemini kullanmamız etkili olmuştur. Öyle ki an gelmiş tek kişinin ayağına gidilmiş ve an gelmiş veli bilgilendirme toplantıları şeklinde yüzlerce kişiye konunun ehemmiyeti anlatılmış ve veliler ikna edilmiştir.
Sonuç olarak şunu ifade etmek durumundayım. Farklı düşünmemiz beraber yürümemize engel değildir. Komşumuz olan Essen şehrindeki bu hepimizi üzen tablo ciddi bir öz eleştiriyle pek tabi ki düzeltilebilir. Bunu düzeltirken de ‘bir şey olmak’ yerine ‘bir şey yapmak’ anlayışıyla çalışmalarımızı yürütmeliyiz.”

“Neler yapmadığımızı konuşmalıyız”

Yayıncı/Eğitimci Aylin Keller de şu ifadeleri kullandı: “Neler yapılmalı?’ diye soracaksak kendimize zamanı boşa harcamadan bir bir neler yaptığımızı değil de neler yapmadığımızı konuşmalıyız. Sivil toplum kuruluşlarının sarf ettiği enerjinin boyutları ile Türkçe eğitiminde yıllar yılı ıskaladığımız hedefi yan yana koyduğumuzda Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti’nde önümüze serilen bu en son rakamlar, yapılagelen ve medyada rengarenk paylaşılan çalışmaların nitelik ve nicelik yönünün araştırılmasını zorunlu kılıyor. Duisburg, sessiz sedasız her yıl başarısını artırarak hedefe nasıl ulaşıyor? Nasıl çalışıyorlar, amaçlarını ve önceliklerini nasıl belirlemişler? Elimizde böyle eşsiz bir başarı öyküsü varken aslında yapılması gereken sadece ve sadece bu değerli aktörlerin mentorluğundan faydalanmaktır.”