Gülten ABACI


ZOR ZAMANLARDA, BULUTLARIN ÜZERİNDE IŞIK SAÇAN BİR GÜNEŞ HER ZAMAN VARDIR

Maalesef teknoloji çağı ile dünyamızda birçok şey değişime uğruyor. İşler yolunda gitmiyor. Bir yandan salgın hastalıklar, bir yandan ekonomik krizler, savaşlar, depremler, seller gibi doğal afetler olunca stres artıyor. Olan biten her şeye adapte olmaya çalışırken bir de ülkemizde 7,7 şiddetinde oluşan büyük depremde binlerce masum insan ölünce “Yapay deprem mi?”, “Gerçek deprem mi?”, “3. Dünya Savaşı mı oluyor?” soruları gündemi belirledi. 


Maalesef teknoloji çağı ile dünyamızda birçok şey değişime uğruyor. İşler yolunda gitmiyor. Bir yandan salgın hastalıklar, bir yandan ekonomik krizler, savaşlar, depremler, seller gibi doğal afetler olunca stres artıyor. Olan biten her şeye adapte olmaya çalışırken bir de ülkemizde 7,7 şiddetinde oluşan büyük depremde binlerce masum insan ölünce “Yapay deprem mi?”, “Gerçek deprem mi?”, “3. Dünya Savaşı mı oluyor?” soruları gündemi belirledi.   

Bir de bakıyoruz ki zaman su gibi akıp geçiyor. Böylece bu belirsiz süreç, bizde fazla kaygıya ve strese yol açıyor. Bu gibi durumlarda “Acaba daha neler yaşayacağız?” diye sorulur, korkuya kapılınır, sakin kalmak pek de mümkün olmaz. Düşüncelerimiz, kaygılarımız, streslerimiz bizi çok yoran ruhsal süreçlerimiz hâline gelir. 

ESKİDEN HER ŞYE NE KADAR GÜZELDİ!

Oysaki eskiden her şey ne kadar güzeldi! Sokakta oynadığımız, Körebe, Saklambaç, Yakan top, Çelik çomak gibi oyunlarımız, aşkla yazdığımız mektuplarımız, Ramazan’da iftar ve sahur yemeklerinde eksik etmediğimiz fırından çıkan sıcacık taze pidelerimiz, tertemiz, mis gibi kokan küçük ama mutlu evlerimiz vardı. Eskiye göre hayatımız çok değişti. Eskiden sokakta maskeli birini görünce korkup kaçardık. Şimdi ise maskesiz insanlardan kaçıyoruz. İnsanlar şimdiki gibi değildi. Hayatımız çok zordu. Yoksulluk vardı ama insanlığımız ve iyi niyetimiz vardı. İlişkilerimiz bir o kadar da sağlamdı. Aile bağlarımız çok sağlam ve güçlüydü. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi gösterilirdi. Komşuluk, dostluk ve arkadaşlık ilişkilerimiz bir başkaydı. Cinayetler, taciz olayları, hırsızlık ve dolandırıcılık gibi suçlar şimdiki gibi yaygın değildi. Hepimiz evimizin bahçesinde rahatça, korkusuzca dolaşıp oynardık. 

Kahvede, bakkalda insanlarımız boş zamanlarını konuşarak, sohbet ederek rahatça geçirebiliyordu. Bahar ve Hıdırellez bayramlarımızı hep birlikte kutluyor, milli bayramlarımızı hatırlıyorduk. Şimdiki gibi internet ve sanal âlem insanları esir almamıştı. Gıdalarımızı kendi bahçemizden üretiyorduk veya pazardan doğal ve organik gıdalar alıyorduk. Yiyip içtiğimiz tüm ürünler kendi emeğimizin karşılığıydı. İnsanlar iyiydi. Dost sohbetleri, dostluk, vefa, akrabalık ve komşuluk haklarımız vardı. Geleceğe umutla bakardık. Paradan çok insanlığa önem verirdik. Kimse kimseyi canı istediği vakit rahatsız etmezdi. İnsanların birbirlerine karşı yardımseverliği vardı. Bir şey ya siyah ya beyazdı. 

KEŞKE BÜYÜMESEYDİK!

Şimdi neyin ne renk olduğu belli olmayan bir dünyada ömrümüzü tüketiyoruz. Teknoloji dünyasının ve internetin çok gelişmiş olduğu hayatımızda birçok insan istediği şeye kolay yollarla ulaştığı için her şey değerini kaybetti ve değersiz, kıymetsiz hâle geldi. Eskileri, çocukluğumuzu özledik. Keşke hep çocuk kalabilseydik, büyümeseydik! Her şey geçmişte kaldı. Oysa geçmiş olduğu için değil, güzel olduğu için değerli eski hayatımız. Bundan sonra tek dileğim, dünyada ilahi adaletin işlemesi, adaletin devreye girmesi ve tüm insanlığımızın yaralarını sarması.

Adıyaman

28.04.2024

  • İMSAK 03:57
  • GÜNEŞ 05:28
  • ÖĞLE 12:29
  • İKİNDİ 16:15
  • AKŞAM 19:21
  • YATSI 20:46

St. Pauli Hamburg Derbisi Öncesi Rostock Engelini de Aştı: 1-0

Mehmet Yıldız'ın Danışmanlık Kahvaltısı Büyük İlgi Gördü!

Berlin'de Global Goals için Bir Adım: "17 Klavye, 17 Yer, 17 Hedef" Projesi Devam Ediyor

Yenilenen Meiendorf Bürgerhaus hizmete açıldı.

Polizeieinsatz anlässlich des Fußballspiels FC St. Pauli - F.C. Hansa Rostock

Çağdaş Suseven'in Yeni Klibinde Zeki Müren İzleri!