Remzi UYSAL


ŞEMSİYE VE YÜKSEK TOPUK İLE KOMŞU KISKANÇLIK SENDROMU

“Şemsiye ve yüksek topuklu ayakkabı” sözünü ne zaman duysam aklıma Paris’teki Versay sarayı gelir. Sarayı yapan mimarlar, nedense sarayın içine yüznumara yapmayı aklına getirmemiş. “Olur mu öyle şey?” diye sormayın, olmuş işte!


 

“Şemsiye ve yüksek topuklu ayakkabı” sözünü ne zaman duysam aklıma Paris’teki Versay sarayı gelir. Sarayı yapan mimarlar, nedense sarayın içine yüznumara yapmayı aklına getirmemiş. “Olur mu öyle şey?” diye sormayın, olmuş işte!

Belki de o dönem, Fransa’da evlere yüznumara yapma geleneği yoktu. İhtiyaçlar kovalarda gideriliyor, kova dolunca da pencerelerden aşağıya boca edilip dökülüyordu. Vay pencerelerin altında gevezelik edenlere ve yoldan geçenlere! Belki de Paris’te birden fazla katlı evlerde de yüznumara yoktu ve aynı şeyler yaşanıyordu. 

Kovalardan dökülenlerden korunmak için Paris’te insancıklar, güneşli havalarda dahi şemsiyelerle gezmeye başlamıştı. Sadece şemsiyenin koruması yetmeyince düz taban basmamak için yüksek topuklu kunduralar da imal edildi.

Biz dönelim CHP Milletvekili Sayın Mustafa Sarıgül’ün Ankara’da açtığı şemsiyeye. 

Belki de “Ne alakası var?” diye soracaksınız. 

36 yıl sonra değişim için kurduğu minik bir siyasi parti ile yaptığı pazarlıklar sonunda CHP saflarında TBMM’ye dönmeyi başaran CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, dün yürürlüğe giren yeni yasama yılı müjdesi olan yeni zamlardan korunmak için şemsiye açmış da ondan.

Şemsiye, Versay Sarayı’nın pencerelerinin altından geçenleri koruduğu gibi Mustafa Sarıgül’ü de zamlardan korur mu derseniz? 

Biz buna hayır, diyoruz ama, eski minik Türkiye Değişim Partisi ile Mustafa Sarıgül’ün umarız CHP’deki değişime katkısı olur. 

Asgari ücrete, memurlara ve emeklerini ülkenin ekonomik refahının kalkınması için harcamış emeklilere zam yapıldı. Buna karşın yeni maaşlarla insanlarımızın alım güçleri, kâğıttan ekmeğe, akaryakıttan her kalem mala yansıyan zamlar düşünüldüğünde öncekinin daha da gerisine düşmeyecek mi? Yeni vergiler ve harçlar da işin cabası. 

Zamlarla ilgili bazı örnekler vereyim:  

Yurt dışından getirilen telefonlar için harç 2 bin 750 TL’den 6 bin TL’ye çıktı, böylece 20 bin TL olan telefon da zamdan yüzde 300 zam ile nasibini aldı. Pasaport harçlarına da zam yüzde 50 geldi. Bedelli askerlik de zamlanarak 122 bin 350 TL oldu.

Zamlara bir de KDV’deki yüzde 2 yükselişi de eklerseniz alın size nur topu gibi bir seçim ve yeni hükümet müjdesi. 

OY TARTIŞMASI

Sayın Ali Tarakçı’nın video paylaşımlarını biraz uzun bulsam da önüme geldiğinde severek izlerim. Tarakçı, dün yayımladığı videosunda doğrudan olmasa da seçimin ve zamların sorumlusunu yurt dışı seçmenler olarak gösteriyor. Komşuluk Kıskançlık Sendromu mu desek? Yurt dışı seçmenlerin yaklaşık yüzde 50’si seçimlere katılıp oy kullandı. Katılanların yaklaşık yüzde 60’ı Cumhur İttifakı’na ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdi. Demek oluyor ki bu seçmenlerin yüzde 40’ı Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermedi. Bir de seçimlerde hiç oy vermeyen yüzde 50’yi de katacak olursak gerek Cumhur İttifakı gerek Sayın Erdoğan’a oy vermeyen yurt dışı seçmenin sayısı oldukça yüksek. 

Şimdi Ali Tarakçı’ya sesleniyorum: Türkiye’de sistemin devamına yüzde 50’si seçimlere katılmayan, katılanların da yüzde 60’nın oy verdiği yurt dışındaki seçmenler mi yoksa Türkiye’de seçimlere katılımın yüzde 80’in çok üzerinde olan seçmenler mi karar verdi?

Aynı zamanda buradan Komşu Kıskançlık Sendromu’nda olup da farkında olmadan yurt dışında kültürümüzü yaşatan insanlarımızla takıntısı olanlara da gönderme yapmak istiyoruz. Haydi bakalım, Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanı adayına oy veren ve vermeyenlerin grafiğini siz de çizin, biz de görelim!

Biz de söylemek uygunsa iktisat okuduk. Yılmaz Büyükerşen de hocalarımızdan biri idi. Biz grafiğimizi çizdik. 

Yurt dışı seçmenlerin hepsi göz önüne alındığında haksız yere suçlandığımız görülür, grafikte Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlık adayına oy vermeyen yurt dışı seçmeninin çizgisi dik bayır çıkıyor. 

Komşuluk Kıskançlık Sendromu deyip bu tespiti ciddiye almıyoruz.

Yok, yurt dışı seçmen, dövizin yükselişinden dolayı Türkiye’de yapacağı tatil için güya seviniyormuş. 

Daha neler! Daha neler! 

Tabii ki bu, Ali Tarakçı ‘ya ve onun gibi düşünenlere göre öyledir. İşin aslı hiç de öyle değil. 

Almanya’yı örnek verecek olursak artık gurbetçilerimiz para biriktirme zamanını geride bıraktı. 

BİRİNCİ KUŞAK GERÇEĞİ 

Yüreğimizin yarası olan, ak saç ve sakalla sokakta bastonlara dayanarak yürüyen, tedavi için doktorlara torunları ile gitmekte olan birinci kuşak insanlarımız bir saatlik Almanca kursu görmeden en ağır işlerde çalıştırıldı.

Tam veriler elimizde olmasa da birinci kuşağımızın en az yüzde 40’ı, çalıştırıldığı ağır işlerden dolayı erken emekli olmak zorunda kaldı. Bugün birinci kuşağın hayatta kalanları arasında geçim sıkıntısı çekenlerin, emekli maaşlarına devlet yardımı yapılmasa ayakta kalma şansları olmaz.

Birinci kuşağımızın bir kısmı, yılın önemli bölümünü Türkiye’de geçirdiğinden Almanya’da çalıştığı yıllarda diş ve tırnağından artırarak gerçekleştirdiği tasarrufların yatırım akarları ile vatan hasretini gidermeye çalışıyor.

Ne yazık ki Türkiye’nin de imzaladığı “Çifte Vergilendirme Yasası” ile Almanya maliyesi, bu insanlarımızın, Türkiye’deki birikimlerinden vergi, geçim için Alman devletimin yaptığı maddi yardımların da iadesini talep ediyor.

Son zamanlarda sayılarında artış olduğunu da üzülerek gözlemekte olduğumuz Komşuluk Kıskançlık Sendromu’na düşmüş olanlar, bu insanlarımızın dertlerini de yurt dışı oylar gibi bir irdelese?

Zam furyalarından hasta bezleri de etkilenirken KDV’sinin yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldüğü, zamdan muaf olan çocuk bezi nedeniyle her- bebek ve annesi sevinmiştir. 

Son aylarda, sosyal medyanın değişik platformlarında yurt dışındaki insanlarımıza karşı bir ön yargılı hatta hakaretlere varan sataşmalara da tanık olmaktayız. 

E, ne der, ne eder, ne yaparsın ki? 

Muska, üfürük tavsiye edilmez ama Komşu Kıskançlık Sendromu tıbbi tedaviye muhtaçtır. 

Sevenlerimize sevgi dolu selâmlarımızla.

Adıyaman

02.05.2024

  • İMSAK 03:51
  • GÜNEŞ 05:23
  • ÖĞLE 12:29
  • İKİNDİ 16:16
  • AKŞAM 19:25
  • YATSI 20:51

O YAZIYOR, İNSANLAR YAŞIYOR: Barbaros Uzunöner'in Tiyatro Dünyasındaki Başarısı

Hamburg'da Yeşiller, İşçi Bayramında Güçlü Taleplerle Ses Getirdi: 14 Euro Asgari Ücret ve İşçi Hakları İçin Çağrı

Bağımlı ve Evsiz Kişilere Yönelik Hizmet Yapıları Güçleniyor: Repsoldstraße 27 Binası Satın Alındı

"Kedi ve Köpek Mamaları Sektöründe Bir İlk: PETFA Derneği Kuruldu!"

"Hamburg Bezirks Yönetiminden Yeni İş Kampanyası: İnsanlara Yakın İşler!"

Zeugenaufruf nach Aussetzung eines Säuglings in Hamburg-Langenhorn