Hatırlarsanız, bir zamanlar "ağzı olan konuşuyor" ifadesinde, kısa ve etkileyici bir sav söz vardı. Twitter'daki yorumlara bakınca günümüz insanı için bu sav sözün tam da yerinde olduğunu düşünüyorum. Diyanet İşleri Başkanlığının şiddet gören kadınlara tavsiyeleri eleştirildi.
Diyanetten şiddet gören kadınlara tavsiyeler:
- Eşinize tepki vermeyin.
- Uygun bir dille eşinize sebebini sorun.
- Akşam sevdiği şeyleri yapın.
- Polisi aramayın, konuşarak çözersiniz inşallah.
Gelin, birlikte bu tavsiyeleri anlayıp yorumlamaya çalışalım. Yoruma geçmeden öncellikle bu kuruma, kimsenin öylesine gelmediğini hatırlatmak isterim. “Size reçete yazan bir doktora şu ilacı çıkar veya bunu ekle demiyorsunuz.” değil mi? Hekim olan o, en uygun ilacı veya en uygun tavsiyeleri vermiştir, diye düşünürsünüz. Nasıl ki her ilmin uzmanına saygı gösterip dinliyorsak din âlimlerimizin de tavsiyelerine saygı göstereceğiz.
ALLAH’IN NİZAMINA UYGUN TAVSİYELER
Allah'ın en güzel sanatı insandır. Bizler sadece bir et parçası değiliz. Hakim-i Mutlak, bizlere konuşabilme yeteneğini, düşünmeyi, tat almayı, duymayı vs. vermiş, birçok nimetle süslemiştir. Tabii ki bu nimetlerle donattığı sanatına da en uygun nizamı indirmiştir. Bu nizamı anlayıp yorumlamaya çalışan âlimler de öylesine tavsiyelerde bulunmaz.
Şimdi düşünüp akıl yürütelim birlikte. Karşınızda hayatınıza kastedecek psikopat bir katil var. Siz onu sakinleştirmeye mi çalışırsınız yoksa ona küfürle karşılık mı verirsiniz? Öfkeyle şuurunu yetirmiş bir caninin üstüne gitmek, ölüme gel çağrısıdır. Sıkıntılı bir bireyle yaşıyorsanız onu en uygun en estetik cümlelerle mi uyarırsınız veya iletişimin yolunu mu kapatırsınız?
Amacımız sağlıklı bir iletişim içinde yaşamaksa hart hurt ederek kimsenin bir yere varamadığını bilmeliyiz. Belki de bir uzmandan yardım almaya çalışırsınız. Tabii ki bütün bu fedakârlıkları, huzurlu ve sağlıklı bir yuva için yaparsınız.
Geçelim Diyanet'in diğer tavsiyesine, akşam sevdiği şeyleri yapın. Yüzyıllardır önemini kaybetmeden insanların yaşamak istediği duygu aşktır. Birçok ilişki uzmanı veya yazar, “Erkeğin kalbine midesinden gidersiniz. Güzel sofralarda muhabbet edin” diye tavsiyelerde bulundu. Kimse de kadına bir haksızlık olarak yorumlamadı bu tavsiyeleri. Batılı bilmem kim deseydi, can kulağı ile dinlerdik. Milletçe eziklik psikolojimizden çıkamadık.
Mahremiyet bir ailenin zırhıdır. Polise gitmeyin, sorunları konuşarak çözersiniz inşallah, yorumu mahremiyeti koruyucudur. Evlilik ya da aşk iki kişiliktir. Evinizin dışına çıkan sorununuz kangrenleşir.
YASA KOYUCULAR “DUR” DİYEBİLMELİ
Bu tavsiyelere nara atanlara biz de bir şeyler ekleyelim. Ülkemizde düzenli şekilde dayak yiyen kadınlar, kadın nüfusunun yüzde kırkı. Arada bir yiyenleri saymıyoruz. Bunun en önemli sebebi alkol ve cahillik. Gerek fen gerekse din ilimlerinde insanımızı eğitemedik. Zinanın, zulmün ve cahilliğin ne olduğunu kavrayamadık. Anne ve baba olmanın bizlere yüklediği sorumlulukları anlayamadık.
Yasa koyucular da bana göre gidişata “dur” diyebilmeli. Örneğin nikâhlı insanların zina yapması suç sayılmalı. Artık üç ay mı verilir, bir yıl mı? Gerekli merciler bunu ele almalı. Bana göre insanlar evlilik öncesi eş olmadan, anne ve baba olmadan iyi bir eğitimden geçmeli. Kadının naif, zarif ruh haleti göz önüne bulundurularak davranılmalı.
Huzur ve mutluluk dolu yuvalarda yaşamak dileği ile...
