Yasemin Murat Arslan

Tarih: 04.12.2023 22:57

İYİLERİN ÇOĞUNLUKTA OLDUĞU BU DÜNYAYA NEDEN HEP KÖTÜLER HÜKMEDİYOR?

Facebook Twitter Linked-in

Dünya'da her zaman iyilerin sayıları, kötülerin sayılarından daha fazladır. Ama her ne hikmetse, kötüler daha çok ön plana çıkıyorlar. Eski Türk filmlerinde bazı kabadayılar olurdu. Evde ailesine karşı her türlü kaba kuvvet kullanan aynı zamanda da mahallenin de kabadayısı. Herkesin şerrinden korktuğu bir kabadayı koskoca bir aileyi, bir mahalleyi huzursuz etmeye yeterdi.

Yada köy ağaları olurdu. Yaşına başına bakmadan köyün en genç ve en güzel kızına göz dikmiş. Kızın gönlü başkasında mı değil mi demeden, kızın sevdiği biri varsa ona her türlü kötülüğü yapar en yüksek başlık parasını verir sonra o kızı alırdı. Hatırlarsınız bazı köy muhtarları gene öyle toprak konusunda eline geçirdiği yetkiyi kötüye kullanır, köyün zayıf ve saf insanlarının elinden toprağını almaya çalışırdı. Aslında dünyada iyi insanlar sayı olarak daha fazla olmasına rağmen, genellikle böyle yönetici konumuna gelmiş bazı kötü ruhlu insanlar vardır. Ne üzücü bir durum ki, bir avuç kötü insan, kimseye zararı olmayan binlerce, milyonlarca iyi insana hükmedecek pozisyona gelmişler ve bulundukları makamı, ellerindeki yetkileri kötüye kullanıyorlar. Üstelik de, çoğu zaman iyilerin onaylarıyla geliyorlar o pozisyona. Yani bizler veriyoruz onlara o yetkileri sonra kalkıp ilk önce bize yapıyorlar kötülüğü, bize veriyorlar en büyük zararı. Şu anda dünya genelinde olup bitenler bana hep o kötü ruhlu insanlardan oluşan senaryoları hatırlatıyor. Bakıyorum da bir avuç kabadayı, bir avuç insafsız, bir avuç kendini bilmezler küçük büyük, çocuk bebek, genç, yaşlı demeden ezip geçiyorlar. Hedeflerindeki kişi yada kişiler kendilerine rakip gördükleri bir grup gibi gözüküyor olsa da onlar elinden toprağını alamadıkları kişilerin sevdiklerine, evlatlarına, annelerine, kızlarına, kız kardeşlerine zarar vermekten çekinmiyorlar.
Yukarıda verdiğim örnekteki gibi, eğer kızın sevdiği kızı korumaya çalışıyorsa önce onun etkisiz hale getirilmesi gerekiyor diye kılları bile kıpırdamadan kıyıyorlar insanların canlarına.

GELİŞİP, İLERLEMEK İÇİN ÇALIŞKAN VE AZİMLİ OLMAK YETERLİDİR

Ve buna haklarının olduğunu söylüyorlar bir de utanmadan. Bir gün bir kahvehaneye bir kabadayı dalar ve yüksek sesle 'eyt, var mı bana yan bakan' der. Kahvede oturan kalabalığın içinden en korkak olanı kalkar gelir kabadayının yanına ve 'eyt, var mı ikimize yan bakan' der. Dünya genelinde de işler aynı bu şekilde yürüyor. Ortalığın kabadayıları ortalığı kana buluyorlar. Bazı ödlekler de var. Dünyanın kabadayısının yanına durup 'var mı bize yan bakan' diyorlar. Onlar sanıyorlar ki, eğer kötüyle iyi geçiniyormuş gibi görünürsek bize bulaşmaz. Ama o iş öyle olmuyor işte!.. Gidin bakın kabadayının ailesi bile yaka silker ondan. Çünkü en yakınlarına bile zararlıdır bu hastalıklı ruh halinde olanlar. Aile reisi ise aileye, köy yada mahalle muhtarıysa o bölgeye, bakan, başbakan pozisyonuna gelmişse o ülke insanlarına zararlıdır. Çünkü, onlar sadece hırslarının ve egolarının peşinden giderler. Gelişip, ilerlemek için çalışkan ve azimli olmak yeterlidir. Onlar azimli olmakla, hırslı olmak arasındaki farkı göremeyen kişilerdir.

O yüzdendir ki yıkımlara, ölümlere zemin hazırlarlar. Anlaşarak değil zorbalıkla yaklaşırlar olaylara, zorbalıkla hedeflerine ulaşmaya çalışırlar. Bütün dünyanın nefretini kazanıyor olsalar bile...
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —