Regiman Deniz

Tarih: 18.12.2023 18:49

İNSANLIĞIN GELECEĞİ İÇİN YAPAY ZEKA’DAN KORKMALI MIYIZ?

Facebook Twitter Linked-in

Yapay zekânın çok hızlı gelişimi bizi oldukça şaşırtıyor. Dil yeteneği ve duygu tanımlamaya dönük kabiliyetinin artması sonucunda araştırma yöntemlerinde, senaryo, makale yazımlarında, sanatta, resim çiziminde, tasarım çalışmalarında hatta kod üretiminde ve daha birçok alanda yapay zekâ yararlanabildiğimiz bir asistanımız hâline geldi. 

Yapay zekânın çok hızlı gelişimi, sayısız uygulamada kullanımıyla bize yardım etmesi, işlerimizi kolaylaştırması bir avantaj olarak görülse de sürekli kapasitesi artan bu olgunun, nasıl şekilleneceği ve insanlığın geleceği açısından sonuçları tartışılıyor. 

TEKNOLOJİYİ ÜRETENLER GÖRÜŞ BİLDİRDİ

Yapılan tartışmalarda en akılda kalıcı olanı, Meta ve Alphabet'in yapay zekâ uzmanlarının yanı sıra, Twitter’ı alan Elon Musk ile Apple'ın kurucularından Steve Wosniak’ın aralarında bulunduğu teknoloji endüstrisinden bin 100 kişinin açık bir mektup yayımlayarak GPT-4'ten daha güçlü bir yapay zekâ sisteminin altı ay süreyle durdurulması çağrısı yapmasıydı. Biz buradan bile yapay zekanın çok hızlı gelişiminin bu teknolojiyi ortaya koyanları bile ürkütmekte olduğunu hissettik. Kendimize “Acaba robotlarla insan savaşlarını anlatan bilim kurgu fantastik filmler gerçek olabilir mi?” gibi bir soruyu da sormadan edemedik. 

PROTESTOLAR

Yapay zekânın insanlığı yok edici süreçlerine gelmeden şimdiden bazı meslek gruplarını yok edeceğine ilişkin sinyaller olduğu görülüyor. Yapay zekânın bazı meslekleri tehdit etmesi, iş kollarını ortadan kaldırabilme potansiyeli birçok protestoya da sahne oldu. 

Örneğin Hollywood’da 43 yıl sonra ilk kez yapay zekâ nedeniyle protesto ve greve gidildi. ABD'de Oyuncular Sendikası (SAG-AFTRA) üyeleri, yapay zekâya karşı onları koruyacak bir anlaşma yapılmasını istemişti. BBC Teknoloji Muhabiri Shiona McCallum, bazı stüdyoların, bir günlük ödenek karşılığında sanatçıların yüzlerini tarayıp "sonsuza kadar, istedikleri herhangi bir projede, rıza ve tazminat olmaksızın" kullanmak istemesinin protestonun önemli sebepleri arasında bulunduğunu belirtmişti. Yapay zekânın filmlerde kullanımının artışı da ses sanatçılarını mesleki anlamda geriye itmişti. Maliyet açısından avantaj sağlamak için yapay zekâya senaryo da yazdırılıyordu, bu da senaristlerin işinin elinden alınması demekti. 

Yine yazılı komutlardan görseller üreten bazı yapay zekâ araçlarının da dijital sanatçıların varlığını, istihdamını tehlikeye atacağı yönünde tartışmalar bulunuyordu.

ETİK KAYGILAR 

Yapay zekânın insan yüzünü taraması, gen araştırmaları, gözetim teknolojilerinin kötü eller tarafından soykırım ve baskı amacıyla da kullanılabilme ihtimali yine yapay zekâ tartışmaları arasında yerini alıyor. 

Çin’de yüz tanıma sistemlerinde Uygurların kullanılması, onlarla ilgili oluşturulan yapay zekâya sahip gözetim programıyla şüpheli şeklinde yakalanması, tutuklanması, bu durumun kimlik avına çevrilmesi de etik tartışmalara yol açan olaylardan biriydi.

AVRUPA YAPAY ZEKÂ YASA TASARISI GÜNDEMDE

Avrupa bu duruma seyirci kalmadı ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu dünyadaki ilk yapay zekâ yasa tasarısını kabul etti. 2026’da yürürlüğe girmesi planlanan yasada stratejik önem taşıyan; su, enerji, yargı, sağlık ve biyometri gibi alanlarındaki yapay zekâ teknolojileri "yüksek risk" kapsamına alınıyor ve bu konularla ilgili kuralların çerçeveleri çiziliyor. Yeni yasa ile insanların temel haklarına tehdit oluşturacak sistemler yasaklanacak. Bununla ilgili yüz tanıma amaçlı veri tabanı oluşturan bütün sistemlerin yasaklanacağı açıklandı. 

YAPAY ZEKÂNIN KENDİSİNE DE SORDUM, CEVAPLADI

Hakkında bunca tartışma varken, onunla ilgili yasalar gündemdeyken konuyu direkt Yapay Zekâ “Genie”ye sordum: “İnsanlığın geleceği için yapay zekâdan korkmalı mıyız?” 

Genie, bana şu yanıtı verdi: “Yapay zekâ hakkında endişelenmek yerine, bu teknolojinin etik ve güvenli bir şekilde geliştirilmesine odaklanmak daha yapıcı bir yaklaşım olabilir. Yapay zekâ birçok alanda faydalar sağlayabilir ancak uygun denetim ve düzenlemeler olmadan potansiyel riskler de taşıyabilir. Bu nedenle yapay zekânın gelişimi ve kullanımı üzerinde sıkı denetimler uygulanmalı ve etik ilkeler göz önünde bulundurulmalıdır. İnsanlığın geleceği için yapay zekayı anlamaya ve yönetmeye odaklanarak teknolojinin potansiyelini en iyi şekilde kullanabiliriz.”

Genie’ye “Yapay zekâ çok hızlı gelişiyor. İnsanlığı geçebilir mi?” diye de sordum.  Genie bu soruyla ilgili olarak şu yanıtı verdi: 

Şu anda, yapay zekâ insanlığı geçme potansiyeline sahip değildir. Yapay zekâ teknolojisi hızla gelişse de insan zekâsının karmaşıklığı ve esnekliği açısından henüz yakalanması mümkün değildir. İnsanlar, geniş bir duygusal, sosyal ve yaratıcı zekâya sahip olduğu için yapay zekânın bu alanlarda tam bir üstünlük sağlaması zor görünmektedir ancak gelecekte yapay zekâ teknolojisinin daha da gelişmesi ve belirli görevlerde insanları aşması olasılığı bulunmaktadır. Örneğin, belirli uzmanlık alanlarında yapay zekâ sistemleri, insanlardan daha iyi sonuçlar üretebilir. Bununla birlikte yapay zekâ sistemlerinin genel zekâ, bilinç veya insan benzeri bir varlık oluşturma yeteneği mevcut değildir.”

Genie’’ye başka bir sorum da “Peki, yapay zekâ kendi yetenekleri sayesinde bazı mesleklere son verebilir mi?” oldu.

Genie bu konuya “Evet” yanıtını verirken özetle “Yapay zekâ bazı mesleklerde değişikliklere neden olabilir ve bazı mesleklerin yerini alabilir ancak yapay zekâ aynı zamanda yeni iş fırsatları da yaratabilir. Gelecekte programcılar, veri bilimciler, etik uzmanlar gibi yeni becerilere ihtiyaç duyulacaktır.” şeklinde açıklayıcı ifadelerde de bulundu. 

SONUÇ

Tüm bunları değerlendirdiğimde bu teknolojinin insanlık için iyi mi kötü mü olacağını yine biz insanların belirleyebileceği sonucuna ulaşıyorum ama bunun tersi olabilir mi, Allah bilir. 

Peki sizce yapay zekânın gelişimiyle bizi nasıl bir gelecek bekliyor olabilir?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —