Serpil ÇALIŞKANOĞLU

Tarih: 09.07.2023 17:25

GURBETÇİLERE KIRMIZI HALI SERİLİYOR

Facebook Twitter Linked-in

İzin zamanı geldi ve özlemle vatana giymek istiyorsunuz. Sizi o kadar iyi anlıyorum ki fakat buradakiler sizi anlamıyor.

Zannediyorlar ki orada kazanıp burada harcıyorsunuz ve euro arttı, siz kralsınız.

Orada yaşamamışlarsa tatilde harcadığınız paraya bakıp sizin için “Keyifleri Bey’de yok.” diyorlar. Kimse o parayı kazanmak için sabahın erken saatlerinde yarı uykulu işe gittiğinizi, çocuklarınızı bazen göremediğinizi, iki işte çalıştığınızı ve bu tatili yapmak için nelerden vazgeçtiğinizi bilmiyor çünkü hayat burada öyle erken başlamıyor. 

Yiyeceğinizi bile kendinizin götürdüğünü duyunca “Daha neler! Firma yemek vermiyor mu?” diye soruyorlar. 

İş koşulları vs. onları yazıp iki ülkedeki koşulları kıyaslamayacağım. Benim size izin yaparken naçizane birkaç tavsiyem olacak.

Gelirken biraz fiyat araştırması yapın, her şeyi euro ile kıyaslamayın. Orada ucuz, burada pahalı olan ürünler olduğu gibi tersi de var ama sizin naifliğiniz hemen euro üzerinden düşünmeniz. Buradaki esnaf “Siz bakarsınız, Avrupa’da yaşayan gelir, alır.” diyor yani burada sizi özlemle bekleyen kimse yoksa bile üzülmeyin. Tüm esnaf kırmızı halıyla sizi bekliyor.

ÇİFTÇİNİN, ZANAATKÂRIN KIYMETİNİ BİLİN

Diğer tavsiyem şu: Günlerce uğraşıp alışveriş yapmayın. Burada her şey var. Bavullarınızı doldurup gelmeyin, zaten kıymet de verilmiyor. Bir şey alırken birkaç yere sorup fiyat alın. Özellikle yatırım yapacaksanız ciddi şekilde araştırın. Gerçi artık internet var, anında bilgi alabilirsiniz. Tüm bunları yaparken sürekli güvensizlik içinde olmak kadar kötü bir durum da yoktur. Özellikle bazı yerlerde bunu yapmayın. Çiftçinin o kadar uğraşarak zar zor elde ettiği ürününe pazarda kıymet verin ve pazarlık yapmayın. Terziniz, ayakkabı tamircisi, el işleri ustaları belki de son zanaatkarlar. Onların kıymetini bilin. Sokakta her para isteyene merhamet edip özellikle çocukları kullananlara destek olmayın.

Gelirken biraz Türkçenizi geliştirin. Çocuklarınızla lütfen Türkçe konuşun! Onların en azından buraya geldiğinde dili geliştirme fırsatı olsun. Aile fertlerini tanısınlar, bırakın, en azından toprakta çıplak ayak dolaşsınlar. 

Denize girecekseniz yoğun bölgelerde alt yapı çok iyi olmadığından biraz hijyene önem verin. Taze meyvesini yerken doğayla iç içe olmaya özen gösterin, orada alamadığınız şeyleri sindire sindire yiyin. 

Bazen üç maymunu oynayın yani “Duymadım, görmedim, bilmiyorum.” deyin. Geldiğiniz şu üç beş günlük tatilde sizin derdiniz yokmuş gibi herkesin yükünü alıp gitmeyin. Beklentisiz olun ki kırılmalarınız daha az olsun.

Şimdiden keyifli tatiller diliyorum. 

Anılarınızı, deneyimlerinizi yazarsanız tatil dönüşü bunları paylaşabiliriz. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —